29 Temmuz 2012 Pazar

Havuzun Suyu Bitti

Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Divan Kurulunda Türk Futbolundaki havuz sistemi ile ilgili konuşmasının ardından, yaklaşık 1 sene önce yazdığım ve eski blogumda yayınlamadığım " Havuzun suyu bitti " yazısını okuyabilirsiniz.

" Türk Futbolunda havuz sistemi üzerine sürekli konuşmalar olur. Futbolun ekonomisine ilgi duyan hemen her İstanbul takımı taraftarının bir havuzu bozma ve takımlarına daha çok para kazandırma projesi vardır. Her yayın ihalesinden sonra da daha kabaran bu iştah " şu 400 milyon doların 150sini bizim takım alır " şeklinde sıkça tezahür edilir. 
Nihayet, İstanbul takımlarının özlemle beklediği ve Anadolu takımlarının gün be gün kabusu olan havuzun dağılması çok uzaklarda değil. Neden mi ?


2000 sonrası Galatasaray'ın sportif başarıyı ekonomik gelire çevirememesi ve Aziz Yıldırım'ın dev stadyum adımı ile Fenerbahçe'nin de gerisine düşmesi, Galatasaray'ı havuza mahkum etti yıllarca. Bu dönemde ekonomik olarak dibe vuran Sarı Kırmızılı takım, sportif anlamda da ciddi şekilde rekabet edebilirliğini kaybetmiş ve sadece mucizevi sezonlarda Şampiyonluk / Liderlik mücadelesi yapabildi. 10 yıllık periyotta gün be gün açılan Galatasaray - Fenerbahçe ekonomik güç farkı o kadar devasa noktaları ulaştı ki, Galatasaray ekonomik gelişim için hedeflediği sportif başarı adına her transfer dönemi borcunu katladı fakat istedikleri sonuç alınamadığı gibi borç rakamları da hızla yükseldi. Amaç 1-2 sezonda borcun rakamının artmasını göze alarak Şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi katılımı  sağlamaktı. Fakat masa başı planlar, saha içi plansızlıklar yüzünden uygulamaya geçemedi. Galatasaray için bir diğer, uzun vadeli ve en kesin kurtuluş olarak görülen yeni Ali Sami Yen projesi de 2007'den bu güne sürüncemede kalınca, gelen yönetimlerin de eli kolu bağlandı ve yukarıda bahsettiğim borç çarkları hızla döndü. 


Galatasaray için makus talihlerini yenmeleri için fırsatlar sonunda, 2011'de bir araya geliverdi;   Fenerbahçe'de olduğu gibi yeni stadyum ve ekonomiden anlayan bir Başkan ...
Ünal Aysal kulüp ekonomisine verdiği değer ile diğer başkanlardan ayrılması ve Türk Telekom Arena'nın paraya çevrilmesinde gösterdiği çabalar ile Galatasaray'ın şampiyon değil, kurucu başkanlarından olacak. Muhakkak, kendisinin de temennisi sportif başarıyı da en kısa sürede yakalamak olacaktır ama rakipleri Beşiktaş'ın, Trabzonspor'un bile gerisinde ve Fenerbahçe'den uzak ara fark yemiş halde bulduğu futbol takımının kısa sürede reaksiyon verebilmesi çok hayal sınırlarında dolaşıyor. 

Galatasaray için yazdığım 2 paragrafta gelmek istediğim nokta şu ; Galatasaray isim hakları, tribün ve loca gelirleri ve faaliyet girdileri ile geçtiğimiz yıllara göre 50 M € daha fazla kazanacağı dünya standartlarında konfor sunan stadyuma, Riva projesi gibi kulübe 10 yılda 300 m € gibi bir gelir kaynağına ve Nike gibi ulusal anlamdan çok uluslar arası arenada çalışmalar yapabilecek bir sponsora sahip olduktan sonra 10 yıldır neredeyse muhtaç olduğu yayın gelirlerinin toplam girdideki öneminin azalmasına sebep olacak. Eskiden tüm gelirin neredeyse % 70'ini oluşturan yayın geliri, gelecek 1-2 yılda % 25-30 bandına inecek. Bu durumda ise ekonomist başkanın ticaret zihni devreye girecektir. %30, %70'e göre daha kolay riske atılabilecek bir yüzde ve Ünal Aysal hiç çekinmeden havuzu bozup İtalya,İspanya gibi bir sistem ile gelirlerini 2 hatta 3'e katlama çalışmalarına başlayacaktır. Tabii sportif başarı gelmesi gerekiyor.

Galatasaray için geçerli olan ekonomik şartlara zaten yıllardır sahip olan Fenerbahçe ise bu durumda Galatasaray'ın en büyük ve en karlı ortağı olacaktır. Geçtiğimiz yıllarda Sky Sport'un bu iki takıma 2li teklif yaptığı bilinir fakat şartlar o zaman Galatasaray için müsait değildi ve Feberbahçe ise tek başına böyle bir risk almak istemedi. Gelecek senelerde ise riski 2 takım tarafından ortak sahiplenilerek Havuzu bozmaları ve yeni yayıncı bulmaları kuvvetle muhtemel. Çünkü hepimiz biliyoruz ki Süper Lig popülerliğinin %60-65 bu iki takım tarafından paylaşılıyor. Hele bir de 2008'deki gibi çetin bir şampiyonluk mücadelesi gelişirse ikisi arasında ( 1-2 sene içerisinde ) Avrupalı yayıncıların ilgisi artacaktır. Çünkü ülkemiz bu konuda ciddi bir kar kapısı. 


Toparlarsak, benim görüşüm Galatasaray'ın 1-2 sene içerisinde ( şu aşamada zor gözüküyor ama ) şampiyonluk ya da kaliteli bir 2.cilik elde etmesi halinde havuzun 2013-2014 sezonundan önce bozulacağı. Ve bir yayıncı tarafından GS - FB paketi oluşturulacağı. Şimdilerde tüm maçlara 55 lira vererek izlediğimizi, fakat aynı parayı bu 2 takım için ödemek zorunda kalacağımızı unutmadan.


Saygılarımla,"

Hiç yorum yok: