19 Temmuz 2012 Perşembe

Kocaman 4-2-4 - Fenerbahçe'nin İlk Sınavı

Türk takımlarının geleneksel ilk hazırlık maçlarının aksine Aykut Kocaman tam kadro ve kafasındaki taktikleri uygulamak istediği bir ciddiyetle sahaya çıktı. Egemen, bir muhtemel yabancı savunmacı ve Volkan Demirel dışında olağan ilk 11 sahada idi. Sanılanın aksine Kocaman sezona yine Alex'i  kendi tabiri ile " en iyi oynadığı pozisyonda " oynatarak ve Kuyt'ı Mehmet Topuz, Topal'ı Selçuk Şahin ve Hasan Ali'yi Ziegler yerine doğruca monte etti. Kısacası takımın 6-7 kişisinin çok iyi bildiklerinden vazgeçmedi, en azından kritik Şampiyonlar Ligi elemeleri öncesi. Fakat kabul etmemiz gerekir ki Aykut Kocaman 2 yıldır kullandığı sistem üzerinde yaptığı ufak değişiklikler ile büyük takım olma yolunda adımlardan birini atıyor. Takımını 4-4-1-1'den 4-2-4'de korkusuzca çeviriyor.

Dirk Kuyt Fenerbahçe defterini yeni sistem ile açtı.
MTK Budapeşte karşısında ilk yarı izlediğimiz oyunu geçtiğimiz sene zaman zaman izleye yazmıştık. Zaten geçtiğimiz yıl karşımıza çıkan Selçuk Şahin - Emre Belözoğlu değişimini bu şekilde açıklıyoruz. Orta sahada defansif görevli oyuncu savunmanın arasına giriyor, Bekir üçlü savunmanın sağ stoperi gibi orta sahaya kadar çıkıyor ve Gökhan Gönül ise sağ açık pozisyonunda oynar gibi sahaya diziliyordu. Fakat Selçuk Şahin bazı pozisyonlarda çok ağır kalıp ileri geri ilişkisini tam olarak sağlayamayınca orta sahada büyük boşluklar oluşabiliyordu. Üzerine sağ önde kullanılan Mehmet Topuz - Dia tercihleri ofasif anlamda beklenen katkıyı yapamayınca Aykut Kocaman'ın risk alması gereksizleşmişti. Dolayısı ile bazı iç saha ve deplasman maçlarında kalite farkını ortaya koymakta zorlanmıştı Fenerbahçe.
Aynı Kocaman, bu yıla girerken öyle güzel tahliller yaparak transferler yaptı ki aklında her gün oynattığı taktiği artık sahaya da yansıtabilecek bir takım kurma aşamasına geldi. Mehmet Topal'ı takıma katarak ileri geri daha çabuk hareket edebilen, savunma ortasına döndüğü zaman ayağına aldığı topları daha dikine ve etkili kullanabilen bir hamle yaptı. Topal hamle zamanlaması ve müdahale özellikleri ile bir stoperi aratmayacak özelliklerde olduğu için takıma en az 2 gömlek atlattı Selçuk Şahin'den sonra. Hücum hattına ise hem sağ öne gelip mücadelesi ile savunmaya yardım edecek hem de takım hücuma çıktığı anlarda dünyanın en hücumcu beklerinden biri olan Gökhan Gönül'ün önünü kesmeyecek aynı zamanda ise forvete deplase olup skor üretebilecek bir ayağa ihtiyacı vardı; sonuçta ise tam aranan adam, Dirk Kuyt transfer edildi. Böylece özellikleri bakımından Kocaman'ın kalıbına oturmasının yanında tecrübesi ile takıma çok şey katabilecek bir değer elde edilmiş oldu. Ayrıca Bekir'in Milli Takım performansı sayesinde kendine güveni iyice artmış ve topla münasebeti konusunda olması gereken olgunluğa erişmiş. Kısacası Kocaman 2 yıldır hayalini kurduğu 4-2-4'ü oynatma şansına hiç bu kadar yaklaşmamıştı.


Superbahis

Ne var ki, Fenerbahçe'nin bu oyun için hala geliştirmesi gereken noktalar var, takımsal bireysel ve defansif ofansif anlamda. Bu tarz oyunların en büyük problemi olan orta sahada doağn boşlukların kapatılması için Christian Baroni'nin daha iyi yer seçmesi gerekiyor. Geçtiğimiz yıl daha çok iyi yapmış olmasına rağmen savunma arkasına yaptığı koşu sayısını azaltmalı ve zamanlamasını daha iyi ayarlaması gerekli. Çünkü Kuyt olması gerektiği yerde yani rakip ceza sahasında olunca Baroni'nin Topuz ile oynadığı zamanlardan daha çok defansif görevleri oluyor. Orta sahada doğacak boşluğu ilk kapatacak ve kaybedilen toplara ilk müdahale edecek Baroni olacak. Bunun yanında, yine defansif anlamda Gökhan Gönül ile Bekir'in maksimum anlaşma gösterip müdahale zamanlarını iyi seçmeliler.

Baroni, Topal ile birlikte en kritik
oyunculardan
Bireysel anlamda; Gökhan Gönül ve Hasan Ali Kaldırım'ın geriden topsuz bindirmelerde yani 20-30 metrelik koşular sonrası topla buluştuklarında ne denli etkili olduğunu biliyoruz ama Gökhan'ın topu ayağına aldığı zamanlarda da etkisini arttırması gerekiyor çünkü artık daha çok bu şekilde buluşacak top ile. Mehmet Topal'ın ise ilk maçlardaki heyecanını aştıktan sonra yapacağına inandığım topla çıkış ve dikine oynama çabasını daha da arttırması gerekiyor. Bu sayede etkili olduğu uzaktan şutları kullanacak kadar rakip kaleye yaklaşabilir. 

Şu ana kadar hiç sistem - Alex ilişkisi kurmasam da bu sistemin en çok Alex'e yarayacağı bir gerçek. Brezilyalının koşu mesafesi, oyun sistemi oturdukça daralacak ve fizikalitesini daha idareli kullanabilecek. Böylelikle hem maç sayısı hem de oyunda kalma süresi maksimum sayıda olacak. Belki de son senesinde son barutunu en büyük maçları ile atacak tıpkı Hagi gibi. Aykut Kocaman'ın dün sahada oynatmaya çalıştığı sistem, Türkiye Liginden Avrupa Kupalarına açılma bileti. Benzer bir varyasyonu Fatih Terim'de Felipe Melo ile kullanmaya çalışıyor. Bu ve benzeri sistemlerin Nirvanası ise 2002 Dünya Kupası şampiyonu Brezilya Milli Takımı'dır. Hemen herkes o takımdaki kilit oyuncuların Carlos,Cafu,Ronaldo ve Rivaldo olduğunu söylese de ben hala Edmilson olduğuna inanırım. Çünkü O, o kadar içi bir çarktı ki tüm dişliler sorunsuz uyum gösterebiliyordu. Herkesin gücünü üst üste koyup koskocaman bir motor yaratıyordu. Tıpkı bugünlerde Aykut Kocaman'ın Mehmet Topal'dan beklediği gibi..

Hiç yorum yok: