31 Aralık 2010 Cuma

Futbol TV


1 Ocak Cumartesi
14:45 West Brom-Manchester United / Spormax (HD)
17:00 Stoke City-Everton / Lig TV (HD)
17:00 Liverpool-Bolton / PL TV (HD)
17:00 Manchester City-Blackpool / Spormax (HD)
19:30 Birmingham-Arsenal / Spormax (HD)
2 Ocak Pazar
15:30 Chelsea-Aston Villa / Spormax (HD)
18:00 Wigan-Newcastle / Lig TV (HD)
19:00 Barcelona-Levante / NTV Spor
21:00 Sevilla-Osasuna / NTV Spor
23:00 Valencia-Espanyol / NTV Spor
3 Ocak Pazartesi
21:00 A.Madrid-Santander / NTV Spor
23:00 Getafe-Real Madrid / NTV Spor
4 Ocak Salı
22:00 Manchester United-Stoke City / Spormax (HD)
5 Ocak Çarşamba
20:00 Trabzonspor-W.Bremen / Euro Futbol
21:45 Arsenal-Manchester City / Spormax (HD)

Mutlu yıllar


Buradan herkese sağlıklı ve huzurlu bir yıl diliyorum. Temmuz ayında başladım bu satırlarda yazmaya. Daha doğrusu yazmaya çalışmaya. Acemilik dönemindeyiz anlayacağınız. Bundan sonrada umarım devam ederim yazmaya. Uzatmayalım...Kendinize iyi bakın. Bir kez daha mutlu bir yıl diliyorum. Herşey gönlünüzce olsun...

30 Aralık 2010 Perşembe

ÇOK GÜZEL HAREKETLER BUNLAR 21’DE


Lig Tv’nin sevilen programlarından 21, bu kez yılbaşı gecesi özel bölümüyle ekranlarda olacak. Konumuz; ''Türk Futbolunda 2010’un en komik anları.'' Konuklar ise Çok Güzel Hareketler Bunlar ekibinden Ersin Korkut, Bülent Emrah Parlak ve Şahin Irmak. Açıkçası çekimlere başladığımızda bu kadar renkli bir program olacağını tahmin etmiyordum. Şunun garantisini vereyim, gülmekten krize gireceksiniz. Programdan sonra yaklaşık 1 saat konuklarla da sohbet etme imkanı buldum. Bu kadar alçak gönüllü ünlü hayatımda görmedim. Adamlarla sanki 40 yıllık kankaymış gibi muhabbet ettik. Ersin’e diyecek bir şey yok. Babayla 1 saat aynı odada kalın. Hiç konuşmasın yine de gülme krizine girersiniz. Böyle bir adam görmedim hayatımda. Güldürmek için doğmuş. Ama tekrarlayım üçü de 4 dörtlük insanlar. Tanıştığıma çok memnun oldum. Dediğim gibi yılbaşı gecesi ilk yayın var. Sonraki günlerde de bol bol tekrar. Ersin şovu kaçırmayın.

Bu adamlar ne yapıyor?


Futboldan anlamasan Şile sahilinde halk plajı sanırsın. Bu ne hal babalar. Beyaz çorap giyiyor diye ilk günden Desailly'i alışverişe götürmüşlerdi. Yeni nesil biraz umursamaz galiba. Maldini gittikten sonra düzen bozulmuş Milano'da.

2010 Böyle Geçti


365 sayfalık takvimler tek yaprağa inip üzerinde 31 Aralık yazan sayfaya sıra geldiğinde kalplerde gelen yeni yılın umudu ve coşkusu kadar geride kalan yılın hüznü ve hesapları da kendine yer bulur. 2011’in futbolda bizlere neler yaşatacağını hiç birimiz bilmiyoruz ama 2010’un nasıl geçtiğini şöyle bir hatırlatmak istedim.
08 OCAK
TOGO MİLLİ TAKIMINA SİLAHLI SALDIRI: 2 ÖLÜ
Afrika Uluslar Kupası öncesi Dünya Togo Milli takımına yapılan silahlı saldırının şoku ile sarsıldı. Aralarında ünlü futbolcu Emanuel Adabayor’un da bulunduğu Togo milli takımını Angola'ya taşıyan otobüse yapılan saldırıda otobüs şoförü ile bir kişi daha hayatını kaybederken aralarında futbolcuların da bulunduğu 10 kişi yaralandı. Togo hükümeti, olaylar sonrası hemen takıma ülkeye geri dönme emri verdi ve takımı turnuvadan çekti. Bu karar üzerine Afrika Konfederasyonu Togo’yu turnuvadan ihraç ettiğini açıkladı ve 4 yıl turnuvalardan men cezası verdi. Togo hem saldırıya uğradı hem de ağır bir ceza aldı. Kupa Togo’suz olarak düzenlendi ama Konfederasyon Mayıs ayında verdiği iki turnuvalık cezayı kaldırdığını açıkladı.
10 OCAK
AFRİKA ULUSLAR KUPASI BAŞLADI
AÇILIŞ MAÇI İNANILMAZ BİR SON 15 DAKİKAYA SAHNE OLDU

Afrika Uluslar Kupası uzun yıllar unutulmayacak bir açılış maçına sahne oldu. Ev sahibi Angola, Mali karşısında seyircisinin de desteğiyle 74. dakikada durumu 4-0’a kadar getirdi, tribünlerde kutlamaların doruğa çıktığı son 16 dakikada ise futbol tarihinin en hızlı geri dönüşlerinden biri gerçekleşti ve Mali 4 gol birden bularak sahadan 4-4'lük beraberlikle ayrıldı.
14 OCAK
SÜPER LİGİN ADRESİ DEĞİŞMEDİ MAÇLAR 2015’E KADAR DIGITURK’TE
2001'den bu yana Süper Lig heyecanını, canlı yayınlarla futbolseverlerle ulaştıran Digitürk, kıran kırana geçen bir ihalede kararlılığını bir kez daha gösterdi ve 321 milyon dolarlık rekor teklifi ile yayın hakkını 2015 yılına kadar bir kez daha aldı.
GALATASARAY’IN ARA TRANSFER ŞOVU
Ara transferin en flaş takımı Galatasaray oldu. Sarı kırmızlı ekip taraftarlarını heyecanlandıran transfer şovuna 14 Ocak’ta İngiltere'nin Everton takımından Avustralyalı savunma oyuncusu Lucas Neill ile bir buçuk yıllık sözleşme imzalayarak başladı. Ardından 21 Ocak’ta Manchester Cityli Jo ve 27 Ocak’ta Tottenhamlı Dos Santos kiralandı. Yenilere yer açmak için Linderoth ve Nonda ile yollar ayrıldı…
15 OCAK
GÖKHAN ÜNAL FENERBAHÇE’DE BURAK YILMAZ TRABZON’DA
16 OCAK
SON 4 YILDA 3 KEZ TÜRKİYE KUPASI’NI KAZANAN
BEŞİKTAŞ BU KEZ GRUPTAN ÇIKAMADI

Türkiye Kupası'nda son dört yılın üçünde mutlu sona ulaşan son Şampiyon Beşiktaş bu kez grup maçlarında pes etti ve çeyrek finale çıkma şansını üçüncü maçını da İstanbul Büyükşehir Belediyespor’a 1-0 kaybederek yitirdi.
26 OCAK
ÇILGIN İNGİLİZ'İN İNANILMAZ REKORU
Guiness rekorlar kitabına girmeye çalışan bir İngiliz, Londra'da çok zor bir denemenin altına imza attı. 26 yaşındaki Dan Magness, Fulham stadı Craven Cottage'dan sektirmeye başladığı topla West Ham stadı Upton park'a kadar giderek amacına ulaştı. 24 saatte 48 kilometrelik yolu topu vücudunun farklı bölgeleriyle sektirerek geçip dünya rekoru kıran Dan Magness zor bir rekorun altına imza attı.
31 OCAK
YILDIRIM DEMİRÖREN YENİDEN BAŞKANLIĞA SEÇİLDİ

FUTBOLDA AFRİKA’NIN EN BÜYÜĞÜ MISIR OLDU
Olaylı başlayan Afrika Uluslar Kupası’nda Mısır, Gana’yı 1-0 yenerek üst üste üçüncü toplamda ise beşinci kez mutlu sona ulaştı.

01 ŞUBAT
YAYINCILIKTA YEPYENİ BİR BOYUT: 3D MAÇ KEYFİ BAŞLADI
Futbol Yayıncılığında bir ilk daha yaşandı ve Arsenal - Manchester United karşılaşması Premier Ligin Yayıncı kuruluşu Sky tarafından izleyicilerine 3D teknolojisi ile aktarıldı. Özel gözlüklerle seyredilebilen 3 boyutlu futbol şov taraftarları olduğu kadar iki ünlü menajeri de fazlasıyla memnun etmiş gözüktü.
10 ŞUBAT
GALATASARAY 3-2 ANTALYASPOR
CİM BOM KUPAYA ÇEYREK FİNALDE VEDA ETTİ
Galatasaray, deplasmanda Antalyaspor'a 2-1 kaybettiği maçın rövanşında sahadan 3-2 galip ayrılmasına rağmen, kupaya çeyrek finalde veda etti.
17 ŞUBAT
A MİLLİ TAKIMIMIZIN YENİ PATRONU GUUS HIDDINK
21 ŞUBAT
BEŞİKTAŞ 1-1 GALATASARAY
Yeni yılın ilk derbisinde kazanan olmadı. Goller Arda ve Sivok’tan geldi. Bu sonuç Bursaspor ve Fenerbahçe’ye yaradı.
25 ŞUBAT
AVRUPA LİGİ’NDE ÇİFTE HÜSRAN
Ülkemizi Avrupa Liginde temsil eden iki ekibimiz Fenerbahçe ve Galatasaray kupaya beklenmedik şekilde veda etti. Sarı Lacivertliler ilk maçta aldığı 2-1’lik mağlubiyetin rövanşında İstanbul’da Lille ile 1-1 berabere kalırken Galatasaray 1-1’in rövanşında Atletico Madrid’e İstanbul’da 2-1’lik skorla boyun eğdi.
15 MART
THY - MANCHESTER UNITED’A DA SPONSOR OLDU
22 MART
TÜRK FUTBOLU VE GALATASARAY ÖZHAN AĞABEYİNİ KAYBETTİ
Türk Sporunun en büyük çınarlarından Galatasaray'a onurla, gururla hizmet etmiş, yöneticilik ve başkanlık koltuklarında oturmuş, sporda centilmenliğin ne demek olduğunu tüm dünyaya göstermiş, beyefendilik denince akla gelen ilk isimlerden Galatasaray eski başkanı Özhan Canaydın 67 yaşında yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak aramızdan ayrıldı.
27 MART
ADNAN POLAT BİR DÖNEM DAHA GALATASARAY BAŞKANI
28 MART
GALATASARAY 0-1 FENERBAHÇE
Şampiyonluk yarışının kızıştığı haftada Fenerbahçe ezeli rakibi Galatasaray’ı Ali Sami Yen’de Selçuk’un golüyle 1-0 devirerek lider Bursaspor’la arasındaki puan farkını 3’e indirdi. Galatasaray Kalecisi Leo Franco yediği hatalı golle şimşekleri üzerine çekerken adeta sarı kırmızılı kulüpten ayrılma sürecini de başlatmış oldu.

18 NİSAN
FENERBAHÇE 1-0 BEŞİKTAŞ
ALEX ATTI,BILICA KAZDI,BOBO KAÇIRDI

2009-2010 sezonunun son derbisinde Fenerbahçe Alex’in 2.dakikada attığı golle Beşiktaş’ı 1-0 mağlup etti. Bobo’nun kaçırdığı penaltı vuruşu öncesi Bilica’nın yaptığı hareketi derbiler tarihine geçerken Beşiktaş bu mağlubiyetle şampiyonluk yarışından koptu. Fenerbahçe, lider Bursaspor’la arasındaki 1 puanlık farkı korudu.
19 NİSAN
MUTU, 9 AY MEN CEZASI ALDI
İtalya Olimpiyat Komitesi, doping testi pozitif çıkan Fiorentinalı futbolcu Adrian Mutu'ya 9 ay sahalardan men cezası verdi. Daha önce de kokain yüzünden ceza alan Rumen Yıldız çok daha ağır bir cezadan kendisini zor kurtardı.
25 NİSAN
GALATASARAY 0-0 BURSASPOR
Şampiyonluk yarışının kızıştığı haftada lider Bursaspor, Ali Sami Yen’ne konuk oldu her iki ekibin kaçırdığı goller geceye damga vururken 0-0 biten maç Kasımpaşa’yı 1-0 mağlup eden Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ sürdü ve bitime 3 hafta kala sarı lacivertliler liderlik koltuğuna oturdu.
29 NİSAN
AVRUPA LİGİ’NDE HAKEM CÜNEYT ÇAKIR’A ÖNEMLİ GÖREV
FİFA kokartlı hakemimiz Cüneyt Çakır, Avrupa Ligi yarı final rövanşında Fulham – Hamburg maçını başarıyla yöneterek büyük alkış aldı.

02-05-08-09-15 MAYIS
AVRUPA LİGLERİNDE ŞAMPİYONLAR BELLİ OLDU
Hollanda’da Twente tarih yazarak ilk şampiyonluğunu kazandı. Bundesliga’da Bayern Münih, İngiltere’de Chelsea, Manchester’in 3 senelik hegemonyasını kırarak, Barcelona bir kez daha Real Madrid’i geçerek Inter ise üst üste 5.kez şampiyon oldu.
05 MAYIS
TRABZONSPOR 3-1 FENERBAHÇE
Şanlıurfa GAP Arena Stadı'nda oynanan Ziraat Türkiye Kupası finalinde Trabzonspor, Fenerbahçe’yi 3-1 yenerek 8.kez mutlu sona ulaştı. Bordo Mavililerin golleri Umut, Engin Baytar ve Colman’dan geldi.
12 MAYIS
MEHMET TOPAL VALENCIA'DA

AVRUPA LİGİ’NDE İLK ŞAMPİYON ATLETICO MADRİD
Eski ismiyle Uefa Kupası, yeni hali ve yeni ismiyle Avrupa Ligi’ni ilk kazanma şerefi Atletico Madrid’in oldu. İspanyolların uzun yıllardır sessiz kalan ekibi finalin sürpriz takımı Fulham’ı Diego Forlan’ın 2 golüyle devirerek tarihinde ilk kez bu kupada mutlu sona ulaştı.
15 MAYIS
LİGDEN DÜŞENLER, LİGE ÇIKANLAR BELLİ OLDU
Süper lig’in yeni takımları KDÇ Karabükspor, Bucaspor ve Konyaspor olurken
Diyarbakırspor, Denizlispor ve Futbol Federasyonu yönetim kurulu tarafından düştüğü önceden açıklanan Ankaraspor’a bir alt lig yolu gözüktü. Ancak Ankaraspor daha sonra Bank Asya Birinci Lig için de gerekli şartları yerine getiremeyince Federasyon tarafından bir alt kategoriye daha indirildi.
16 MAYIS
TİMSAHLAR TARİH YAZDI, BURSASPOR ŞAMPİYON
Süper ligin son haftası uzun yıllar unutulmayacak bir finale sahne oldu. Fenerbahçe evinde Trabzonspor’u, Bursaspor ise Beşiktaş’ı ağırladı. Fenerbahçe Şampiyonluk için kazanması gereken maçta bordo mavili takımla berabere kalınca Beşiktaş’ı 2-1 mağlup eden Bursaspor tarihinde ilk kez şampiyon olmanın haklı gururunu yaşadı. Kadıköy’de yapılan yanlış anons ise hala rakip taraftarların alay konusu. Stat hoparlörlerinden Bursa-Beşiktaş maçının 2-2 bittiği anonsu sarı lacivertli taraftarları sahaya döktü. Ancak yaşanan kısa süreli bu sevinç gerçeğin öğrenilmesiyle hüsrana dönüşürken rakip taraftarlara da malzeme çıktı.
22 MAYIS
AVRUPA’NIN EN BÜYÜĞÜ INTER
Bu sene Avrupa’nın en büyüğü İspanya’nın başkenti Madrid’te Santiago Bernabeu’da belli oldu. Şampiyonlar Ligi finalinde Bayern Münih’i Diego Milito’nun 2 golüyle deviren Inter 45 yıl sonra mutlu sona ulaştı. Bu karşılaşma aynı zamanda Mourinho’nun İnter’in başında son maçı olurken, Portekizli Çalıştırıcının futbolcusu Materazzi ile vedalaşması medyada uzun süre kendisine yer buldu.
28 MAYIS
TÜRKİYE NEFESENİ TUTTU AMA OLMADI, EURO 2016 FRANSA’NIN
Bir rüya sona erdi… Türkiye, aday olduğu 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası ev sahipliğini kıl payı kaybetti. 13 üyenin katıldığı oylama 7-6 Fransa'nın lehine sonuçlandı. Gözler ve eleştiri okları doğal olarak UEFA’nın Fransız başkanı Michael Platini’ye çevrildi.
31 MAYIS
JOSE MOURINHO REAL MADRİD’E, BENITEZ INTER’E

01 HAZİRAN
10 YABANCI FUTBOLCUYA İZÇİN ÇIKTI
Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, kulüplerin başvurusunu karara bağladı ve yabancı futbolcu sayısını 10'a çıkardı. Yeni karara göre; sözleşme yapılan 10 yabancı futbolcunun 8'i maç kadrosunda bulunurken, bunların 6'sı takımı adına sahada yer alabilecek. 2 yabancı oyuncu kulübede bulunabilecek.
04 HAZİRAN
BEŞİKTAŞ’TA MUSTAFA DENİZLİ DÖNEMİ SONA ERDİ
10 HAZİRAN
MIROSLAV STOCH FENERBAHÇE’DE

BEŞİKTAŞ’IN YENİ PATRONU BERND SCHUSTER
11 HAZİRAN
DÜNYA KUPASI VUVUZELA EZİYETİYLE BAŞLADI
4 yıllık özlem sona erdi ve dünyanın en büyük kupası Shakira’nın da verdiği konserle muhteşem bir açılışla başladı. Açılış maçında ev sahibi Güney Afrika ile Meksika 1-1 berabere kalırken kupaya damga vuracak Vuvuzela ve yeni top Jabulani daha ilk maçtan eleştirilmeye başlandı.
13 HAZİRAN
RICARDO QUARESMA BEŞİKTAŞ’TA
17 HAZİRAN
FRANSA FRANSA OLALI BÖYLE ZULÜM GÖRMEDİ
Raymond Domenech yönetimindeki Fransa Meksika’ya 2-0 yenilerek 2.tura çıkma şansını mucizelere bırakırken teknik direktör ile futbolcular adına konuşmak isteyen Anelka beklemediği bir tepki ile karşılaşınca Domenech’e ağır küfürler savurdu ve kadro dışı bırakıldı. Rezalet bununla da bitmedi Anelka’nın kadro dışı bırakılmasını haksız bulan futbolcular üç gün sonra antrenmana çıkmadılar ve otobüste durumu protesto ederek Domenech’e bir mektup verdiler. Fransa parlamentosu olayı kepazelik olarak yorumlarken spor bakanı acil olarak Güney Afrika’ya gitti. Fransa’nın beklendiği gibi elenmesi ardından Euro 2016’nın alınması esnasında kahraman ilan edilen Federasyon başkanı istifa etti. Turnuvanın ilerleyen günlerinde Platini bir restoranda ani bir rahatsızlık geçirirken, takımdan ayrılan teknik direktör Domenech aylar sonra bir poker reklamı ile ortaya çıktı. Kısacası Fransa Fransa olalı 2010’daki kadar zulmü bir arada görmedi.
26 HAZİRAN
FENERBAHÇE’DE DAUM GİTTİ AYKUT KOCAMAN GELDİ
27 HAZİRAN
1966’NIN RÖVANŞI 2010’DA GERÇEKLEŞTİ
2010 Dünya Kupası 2.turunda Almanya, İngiltere’yi 4-1’lik skorla dağıtırken 54 yıl önce olduğu gibi maça yine topun çizgiyi geçip geçmemesi damga vurdu. Ancak bu kez canı yanan İngiltere’ydi. Maç sırasındaki tekrarlarda topun çizgiyi net bir şekilde geçtiği görülürken bu olay Dünya basınını günlerce meşgul etti.
FIFA Başkanı Joseph Sepp Blatter de, maçın ardından Johennesburg'da düzenlediği basın toplantısında, Frank Lampard'ın, hakem tarafından verilmeyen golü için özür diledi.

03 TEMMUZ
GALATASARAY’DA HALDUN ÜSTÜNEL İSTİFA ETTİ
06 TEMMUZ
ABDELKADER KEITA GALATASARAY’DAN KOPTU
Galatasaray, müthiş yetenekli ama bir o kadar sorunlu yıldız oyuncusu Abdülkader Keita'yı Katar'ın Al Sadd takımına verdi... Ani gelişen transfer operasyonunda Fildişili futbolcu için sarı- kırmızılı kulüp 8 milyon 150 bin Euro bonservis ücretini kasasına koydu.
08 TEMMUZ
LORIK CANA GALATASARAY’DA
11 TEMMUZ
İSPANYA TARİHİNDE İLK KEZ DÜNYA ŞAMPİYONU
19. Dünya Kupası’nın sahibi İspanya oldu. Güney Afrika’da düzenlenen dev organizasyonun finalinde Hollanda’yı deviren Matadorlar tarihinde ilk kez mutlu sona ulaştı. Almanya üçüncü, Uruguay dördüncü olurken turnuvanın en değerli oyuncusu ödülünü Uruguaylı Diego Forlan aldı. Alman Thomas Müller de altın ayakkabının sahibi oldu.
21 TEMMUZ
GURBETTEKİ DOSTLUK DERBİSİ FENERBAHÇE’NİN
Galatasaray ve Fenerbahçe'nin Almanya'daki Dostluk Derbisini Fenerbahçe 1-0 kazandı. Sarı Lacivertliler 14.dakikada Selçuk’un atılmasıyla 10 kişi kalırken gol 30.dakikada Andre Santos’tan geldi.

ISSIAR DIA FENERBAHÇE’DE
23 TEMMUZ
JUAN PABLO PINO GALATASARAY’DA

LAURENT BLANC’DAN TARİHİ KARAR
Fransa milli takımında yeni teknik direktör Laurent Blanc radikal bir karara imza attı ve 11 Ağustos'ta Norveç ile oynanacak olan hazırlık maçında Güney Afrika'daki dünya kupasında 23 kişilik kadroda yer alan hiçbir oyuncuyu çağırmadı.
24 TEMMUZ
MALLORCA’NIN YERİNE VILLARREAL
Uefa ekonomik sorunlar sebebiyle Avrupa Ligi'nden ihraç ettiği Real Mallorca'nın yerine bir başka İspanyol ekip Villarreal'i kupaya davet etti.
27 TEMMUZ
REAL MADRİD EFSANESİ GUTİ BEŞİKTAŞ’TA

04 AĞUSTOS
FENERBAHÇE 0-1 YOUNG BOYS
Fenerbahçe, İsviçre'de 2-2 berabere kaldığı Young Boys'a, İstanbul'da 1-0 yenilerek Şampiyonlar Ligi'ne veda etti. İsviçre ekibi bir üst tura çıkarken Sarı-Lacivertlilere Avrupa Ligi Play-off turundan yola devam etmek kaldı.
07 AĞUSTOS
TRABZONSPOR YENİ SEZONA SÜPER KUPA İLE BAŞLADI
5. Kez düzenlenen ve ilk kez iki Anadolu Kulübünün karşı karşıya geldiği Süper Kupa finalinde, Trabzonspor, Bursaspor'u geçtiğimiz sezonun suskun golcüsü Teofilo'nun hat trickiyle 3-0 yenerek yeni sezona kupayla girdi.
07 AĞUSTOS
JAJA TRABZONSPOR’DA
09 AĞUSTOS
SÜPER LİG’İN YENİ İSMİ: SPOR TOTO SÜPER LİG
Türkiye'de futbolun adı artık Spor Toto Süper Lig. 2010-2011 sezonunun başlamasına sayılı günler kala, son yayın ihalesi ile Avrupa'nın en değerli ligleri arasındaki yerini sağlamlaştıran Süper Lig'in isim sponsoru Spor Toto oldu.
11 AĞUSTOS
MAMADOU NIANG FENERBAHÇE’DE
14 AĞUSTOS
SPOR TOTO SÜPER LİG BAŞLADI
52.yaşına giren Spor Toto Süper Lig’in ilk gününde Sivasspor, Galatasaray’ı 2-1 mağlup ederken Beşiktaş, Bucaspor deplasmanında 3 puanı tek golle aldı.
17 AĞUSTOS
TARİHE GEÇEN TÜRK: MESUT ÖZİL REAL MADRİD’TE
Alman Milli takımıyla Dünya Kupası’nda göğsümüzü kabartan Mesut Özil, Barcelona’nın ısrarla istemesine rağmen İspanyol devi Real Madrid’le 6 yıllık sözleşme imzaladı. Mesut böylece Real Madrid tarihindeki ilk Türk futbolcu oldu.
22 AĞUSTOS
DELGADO, BEŞİKTAŞ’TAN AYRILDI
26 AĞUSTOS
AVRUPA LİGİ’NDE 1 DÜĞÜN 3 CENAZE
Avrupa Ligi’nde gruplardan önceki son eleme turunda Beşiktaş’la sevindik. Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor’la üzüldük. Beşiktaş, Helsinki’yi zorlanmadan geçerken Sarı kırmızılılar Ukrayna’nın zayıf ekibi Karpati Liviv’e, Fenerbahçe de aynı şekilde Yunan Paok'a Trabzonspor ise güçlü Liverpool’a kıl payı elendi.

MEHMET AURELIO BEŞİKTAŞ’TA
27 AĞUSTOS
SÜPER KUPA İSPANYA’YA GİTTİ
Şampiyonlar Ligi’yle Avrupa Ligi’ni kazananların karşılaşmasında gülen taraf İspanyollar oldu. Atletico Madrid, Inter’i Reyes ve Aguero’nun golleriyle 2-0 devirerek Süper Kupa’yı da müzesine götürerek duble yaptı.
29 VE 31 AĞUSTOS
IBRAHIMOVIC VE ROBINHO MILAN’DA
31 AĞUSTOS
NİJERYALI YOBO, FENERBAHÇE’DE

01 EYLÜL
FATİH TEKKE BEŞİKTAŞ’TA
Beşiktaş yönetimi, ilk transfer döneminin bitimine saatler kala Rusya'nın Rubin Kazan takımında forma giyen Fatih Tekke'yi renklerine bağladı.. Siyah-Beyazlı kulüp, milli futbolcuyla iki yıllık sözleşme imzalasa da ilerleyen zamanda Fatih ile Teknik Direktör Schuster anlaşamadı. Yönetim çareyi devre arasında Fatih ile yolları ayırmakta buldu.
19 EYLÜL
FENERBAHÇE 1-1 BEŞİKTAŞ
2010-2011 sezonunun ilk derbisinde Beşiktaş, yıllar sonra Kadıköy’den puanla döndü. Yeni transferlerin damga vurduğu gecede Fenerbahçe Niang’la öne geçse de Guti penaltıdan maçın skorunu belirledi.
20 EYLÜL
GAZİANTEPSPOR – BURSASPOR MAÇI YARIDA KALDI
Spor Toto Süper Lig'de, 5. haftanın kapanış mücadelesi olan Gaziantepspor - Bursaspor maçı tamamlanamadı. Karşılaşmasının ikinci yarısında Bursaspor 1-0 öndeyken tribünden atılan yabancı bir cismin yardımcı hakem Muharrem Yılmaz'ın kafasına isabet etmesi ve yaralanmasına yol açması üzerine, hakem Deniz Çoban maçı 63. dakikada tatil etti...Futbol Federasyonu sonrasında verdiği kararla maçı 3-0 Bursaspor lehine tescil etti.
29 EYLÜL
10 YIL SONRA ŞAMPİYONLAR LİGİ’NDE BİR TÜRK HAKEMİ
FİFA kokartlı hakemimiz Cüneyt Çakır, Şampiyonlar Ligi gruplarında Rubin Kazan-Barcelona maçını başarıyla yönetti. Bu seviyede en son 10 yıl önce Oğuz Sarvan düdük çalmıştı.
08 VE 12 EYLÜL
EURO 2012 YOLUNDA ÇİFTE KAZA
Eylül ayında 4 gün ara ile oynadığı iki maçı kazanarak Avrupa Şampiyonası elemelerine iyi bir başlangıç yapan A milli takımımız ekim ayında 4 gün ara ile oynadığı iki maçı da kaybederek hepimizi üzdü. Berlin’de Almanya’ya 3-0 kaybeden milliler Bakü’de de Azerbaycan’a 1-0 mağlup olarak grupta işini zora soktu.
21 EKİM
GALATASARAY’DA RIJKAARD GİTTİ HAGI GELDİ
Ankaragücü mağlubiyetinin ardından 1,5 yıl çalıştığı Frank Rijkaard'la yollarını ayıran Galatasaray, eski teknik direktörü Gheorghe Hagi ile anlaştı. Hagi'nin yardımcılığına da Tugay Kerimoğlu getirildi.
24 EKİM
GALATASARAY 10 YIL SONRA KADIKÖY’DE PUAN ALDI
Yeni teknik direktörü Hagi’yle Kadıköy’e gelen Galatasaray, 10 yıl sonra sahadan puanla ayrıldı. Bu sonuçla Hagi, güven tazelerken Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman, Şükrü Saracoğlu’ndaki ikinci derbisinde de gülemedi.
26 EKİM
AHTOPOT PAUL ÖLDÜ
Dünya Kupası boyunca yaptığı isabetli tahminlerle gezegenin en popüler hayvanı haline gelen Ahtapot Paul’ün Almanya’da öldüğü açıklandı. Bu habere en çok iddia severler üzüldü.
18 KASIM
GALATASARAY’DA MISIMOVIC KADRO DIŞI
22 KASIM
FENERBAHÇE’NİN 3000. LİG GOLÜ KAPTANI ALEX’TEN GELDİ
27 KASIM
MANUEL FERNANDES SEZON SONUNA KADAR KARTAL
28 KASIM
BEŞİKTAŞ 6 YIL SONRA DEPLASMANDA GALATASARAY’I DEVİRDİ
Galatasaray ile Beşiktaş’ın ligde peş peşe yaşadıkları puan kayıpları 14. haftadaki derbiyi adeta bir final haline getirdi. Kaybedenin yarıştan kopacağı karşılaşmada gülen taraf siyah beyazlılar oldu. Galibiyeti getiren goller maçın yıldızı Guti ile Nobre’den geldi.

02 ARALIK
DÜNYA KUPASI 2018’DE RUSYA, 2022’DE KATAR’DA YAPILACAK
Fifa’nın Zürih’teki merkezi kritik bir toplantıya daha ev sahipliği yaptı. 2018 ve 2022 Dünya Kupalarını kimin düzenleyeceğinin açıklanmasından aylar önce başlayan rüşvet iddiaları ve 2 icra kurulu üyesinin suçlamalar nedeniyle ihracı bile fazlasıyla gözleri bu kritik toplantıya çevirirken sonuçlar bazılarına göre büyük bir sürpriz kimilerine göre ise gayet doğal oldu. 2018 için favori İngiltere, Rusya’ya organizasyonu kaptırırken 2022 ev sahipliği için kesenin ağzını sonuna kadar açacağını vaat eden Katar’ın oldu.
02 ARALIK
AVRUPA’DA 2011’DE YOLUNA BİR TEK BEŞİKTAŞ DEVAM EDECEK
Beşiktaş Bulgar temsilcisi CSKA Sofia’yı deplasmanda mağlup ederek grup maçlarının bitimine bir maç kala Avrupa Ligi’nde bir üst tura çıkmayı garantiledi.
07 ARALIK
BURSASPOR ŞAMPİYONLAR LİGİ’NE PUANLA VEDA ETTİ
Şampiyonlar Ligi’nde ilk beş maçını puansız kapatan temsilcimiz Bursaspor, Glasgow Rangers ile son maçta 1-1 berabere kalarak ilk puanını aldı ve Avrupa sayfasını kapattı.
11 ARALIK
ALİ SAMİ YEN’E HÜZÜNLÜ VEDA
1945'te 15 bin kişilik kapasitesiyle açılan, daha sonra yenileme çalışmalarıyla resmi açılışı, 20 Aralık 1964'te Türkiye-Bulgaristan karşılaşmasıyla yapılan Ali Sami Yen stadyumu son kez Galatasaray’ın lig maçına ev sahipliği yaptı. Avrupalı yazarların deyimiyle “Ali Sami Yen cehennemi” nde veda beklendiği gibi olmadı ve Cim bom, Gençlerbirliği’ne 2-0 mağlup oldu.
17 ARALIK
BEŞİKTAŞ’IN AVRUPA LİGİ’NDE RAKİBİ DINAMO KİEV OLDU

LİGİN İLK YARISINDA KARADENİZ FIRTINASI ESTİ
Bordo mavililer Spor Toto Süper Lig’in ilk yarısında fırtına gibi esti. 3 büyüklerin hepsini deviren ve ilk yarıyı rekor sayılabilecek 42 puanla kapatan Trabzonspor, 2.Bursa’ya 5, 3.Fenerbahçe’ye 9, Beşiktaş’a 14, Galatasaray’a ise 19 puan fark atarak taraflı tarafsız herkesin alkışını aldı.
19 ARALIK
INTER KULÜPLER DÜNYA ŞAMPİYONU
Birleşik Arap Emirlikleri, Abu Dhabi’de düzenlenen Kulüpler Dünya Şampiyonasında finalde Kongo ekibi Mazembe’yi 3-0 yenen Inter şampiyon oldu. Inter'in Kamerunlu santrforu Samuel Eto'o, Kulüpler Dünya Kupası'nın en iyi oyuncusu seçildi.
22 ARALIK
INTER KUPAYI ALDI AMA BENITEZ’İN GÖREVİNE SON VERİLDİ
Inter’in dünya kulüpler şampiyonu olmasından sadece iki gün sonra, teknik direktörü Rafael Benitez'in görevine son verildi. Kulüpten yapılan açıklamada, 6 ay önce göreve getirilen Benitez ile karşılıklı anlaşmaya varıldığı ve taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiği bildirilirken takımın başına geçen sene Milan’ı çalıştıran Leonardo getirildi.
23-26 ARALIK
BEŞİKTAŞ ARA TRANSFERDE ŞOV YAPTI
SIMAO SABROSA VE HUGO ALMEIDA ARTIK KARTAL

28 Aralık 2010 Salı

Ronaldo fabrikayı kapatıyor


Böyle söyleyince garip geliyor biliyorum ama kendi ağzından yaptığı açıklama bu. Bilmeyenler deri fabrikasını kapattığını sanır. Ronaldo daha fazla çocuk istemediği için ''Vazektomi'' yaptırıyormuş. Bu kararı almasındaki neden geçtiğimiz günlerde bir çocuğunun daha olduğunu öğrenmesi. Roberto Carlos’un sayısına ulaşamadı ama 4.çocuğuyla artık fabrikayı kapattığını söylüyor Ronaldo. Ay içerisinde 2002’de Tokyo’da tanıştığı Michele Umezu’dan bir çocuğu olduğunu öğrendiğinde şok oldu mu olmadı mı bilemem ama DNA testine başvurmuş. Sonuç 26 Aralıkta belli oldu ve 5 yaşındaki Alex’in babası olduğu ortaya çıktı. Futbolculuk kariyerinde yeşil sahalarda kaybettiği hızı saha dışında ona hiç engel olmamıştı. Ülkenin ünlü isimleriyle birlikte olan Ronaldo’nun ilk çocuğu güzeller güzeli meslektaşı Milene Domingues’dendi. Ronald şimdi 10 yaşında. Sonraki iki kızı ise 2008 ve 2009’da dünyaya geldi. Hala beraber olduğu Maria Beatriz Antony’den Maria Sophia ve Maria Alice. Alex de test sonucuyla birlikte Ronaldo’nun 4.çocuğu oldu. Bu olay onu etkilemiş olacak ki fabrikayı kapatma kararı almış. Ne diyelim hayırlı olsun.

25 Aralık 2010 Cumartesi

Mutlu bir aile


Gerçekten de öyleler mi acaba? Yoksa gülümseyen sadece yüzleri mi?

Yılın 11'i


Hep başkalarının seçtiği 11’leri görüyor ve okuyoruz. İşte La Gazzetta’nın 11’i, Soccernet’in, Marca’nın, Four Four Two’nun 11’i gibi. Benimde içimde ukde olmuştur kendi 11’imi yazmak. İşte tüm büyük kupaları gözeterek hazırladığım yılın 11’i. Siz de kendi 11’inizi yazıp, listeye itirazda bulunabilirsiniz. Atış serbest, buyurun.
***
*JULIO CESAR: 2010’un tartışmasız ne çok konuşulan kalecisi desek Cesar için herhalde yanlış olmaz.Casillas, Dünya Kupası kazanma onuruna erişse de Julio Cesar’ın performansı mükemmele yakındı. Şampiyonlar ligi yarı finalinde Messi’nin vuruşunu çıkardığı an bile bu seçimi yapmayı kolaylaştırıyor.
*MAICON: Adayların fazlaca olduğu bu bölgede benim 1 numaram yine bir Interli oldu. Daniel Alves ve Philipp Lahm’a da haksızlık yapmamak lazım ama Maicon geride kalan yılda bir başkaydı. Inter’de olağanüstü bir performans gösteren Brezilyalı Dünya Kupası’nda da çok başarılı olmasına rağmen Sambacıların elenmesine engel olamadı.
*ASHLEY COLE: Dünyada ciddi şekilde sol bek sıkıntısı yaşandığından Roberto Carlos’un yaşlanmasıyla bu yerin 1 numarası olan Ashley Cole’un da bu listeye girmesi çok doğal. Bu sezon mevkisinin adamı olmamasına rağmen üstün bir başarı gösteren Javier Zanetti’yi yada Benfica’nın parlayan yıldızı Portekizli Fabio Coentrao’yu da sayabiliriz ama Ashley Cole yine de bu ikiliden bir parça öne çıkıyordu. Chelsea’nin şampiyonluğunda önemli rol oynayan Cole, savunma ve hücumu yine aynı oranda mükemmel yaptı.
*PUYOL-PIQUE: İkiz gözüyle baktığım bu ikiliden biri olmadığı zaman diğeri pek bir yavan gözüküyor gözüme. Bir araya geldiklerinde ise yıkılmaz bir duvar gibiler. Beşiktaş sürekli hücum oynamaya çalıştığından defansı sürekli eleştiriliyor ya, Barcelona bu işin feriştahını yapıyor. Ama bu ikili arkada nasıl oynanması gerektiğinin dersini veriyor her daim.
*LUCIO: Barcelona’yı durduran savunmadan buraya 2 ismin girmesi kadar doğal bir şey olabilir mi? Nou Camp’taki Çin seddinin baş aktörü Brezilyalı, Inter’e ayak basar basmaz 3 kupa kazandı. Mourinho’nun savunmadaki generali saha içinde tam bir liderdi. Kaybetmekten nefret eden yapısı şampiyonlar ligini daha önce finalde kaçırmanın acısıyla birleşince ortaya korkutucu bir birleşim çıkarttı ortaya. O birleşimde 3 kupanın kazanılmasında formüllerden biriydi.

*XAVI HERNANDEZ: Sadece Dünya Kupası performansı bile Xavi’nin bu listeye girmesine yeterde artar. Güney Afrika’daki turnuva boyunca attığı 669 pasın 599’u isabetliydi. Bu da karşımıza %89’luk bir oran çıkarıyor ki telaffuzu bile yerinizden doğrulmanızı sağlıyor. Barcelona’daki performansını da buna eklersek bu sezon yılın oyuncusu ödülünün 1 numaralı favorisini fazla tartışmaya gerek yok.
*BASTIAN SCHWEINSTEIGER: Günümüzde moda artık 3’lü orta saha. Bu bölümde de bu sezon adından en çok söz ettiren isimlerden biri tabii ki Bastian Schweinsteiger’di. Bayern Münih ve Alman milli takımıyla mükemmel bir sezonu geride bırakan Panzer, alkışı fazlasıyla hak ediyor.
*WESLEY SNEIJDER: Yılın oyuncusu ödüllerinde ilk 3’te olmaması skandal. Mourinho’ya bu konuda kesinlikle katılıyorum. Kulübüyle 3 kupa kazanmış, Hollanda’nın Dünya Kupası finaline çıkmasında başrolü oynamış Sneijder’in yılın oyuncusu ödüllerinde ilk 3’te olmamasının açıklanabilir bir durumu yok. Tamam benimde favorim Xavi ama Sneijder’in sezon genelinde Messi ve Iniesta’dan çok daha iyi bir performans gösterdiği su götürmez bir gerçek. Hal böyle olunca yılın orta sahasında onun adını yazmamak kendime ihanet olurdu.

*CRISTIANO RONALDO: İstatistiklerine baktığımızda onun adının geçmeyeceği bir liste yok. Manchester’daki gol ve asist sayılarını, daha kolay bir lig olan İspanya’da fazla zorlanmadan kıran Ronaldo, 11 yapanların hücum hattına hiç düşünmeden koyacağı bir isim. Onun için centilmen, saygılı, ağırbaşlı kelimelerini kesinlikle kullanamayız ama sahada yaptıklarına şapka çıkarmaya devam ederiz.
*LIONEL MESSI: Uzak ara dünyanın en iyi oyuncusu. Maradona’nın klonu gezegeni sallamaya devam ediyor. Günümüz şartlarını düşünürsek belki Maradona’nın başardıklarına ulaşamayacak ama şimdiden efsaneler arasındaki yerini aldı bile. Dünya Kupası’nda Maradona’nın saçma sapan tercihleri onunda işini zorlaştırdı. Yapabildiği kadarıyla takımını ileriye taşımaya çalıştı. Barcelona’da yaptıklarına ise bir şey söylenemez. Rakiplerinin sakatlansın diye dua ettiği Messi, 11’de ilk yazılacak isim.
*CARLOS TEVEZ: Duygusal davranmış olabilirim ama Tevez’in bu sezonki genel performansı ilk 11’de olmayı hak ettiğini düşündürüyor bana. Burada Diego Milito, Diego Forlan ve Luis Suarez isimleri de rahatlıkla yazılabilir ama Tevez, en uçta olmasına rağmen oyunun iki yönünü de oynamasıyla benim 1 numaram oldu. Ama yine söyleyeyim Arjantin sevgim ağır basmış olabilir. Tevez’i yazmasam Milito olurdu.
Teknik Direktör: Jose Mourinho
Açıkçası başka bir isim düşünemedim. Vicente Del Bosque’ye biraz mirasyedi gözüyle baktığımdan Mourinho benim için bir numaraydı. Çünkü İspanya biraz da Del Bosque’nin hatalarına rağmen şampiyon oldu. Oyuncu seçimleri az kalsın bu mükemmel kadronun elenmesine neden oluyordu. Ama Mourinho sezon boyunca mükemmel bir performans ortaya koyarak bu kadro nasıl oynaması gerekiyorsa öyle oynattı ve bana göre yılın teknik adamı ödülünün doğal sahibi.

24 Aralık 2010 Cuma

Hugo Almeida


Hugo Almeida da geldi. Beşiktaş hücum hattını Portekizli yaptı. Son 3 yılı hariç çok parlak bir kariyeri yok Almeida’nın. Ancak son yıllardaki çıkışıyla Avrupa’da adı geçen isimlerden biri oldu. Ne kadar doğru bilmiyoruz, adı büyük kulüplerle de anıldı. Ama o tercihini vatandaşlarının da sayesinde Beşiktaş’tan yana kullandı. Açıkçası benim için soru işareti isimlerden biri. Kariyerindeki gol sayısı çok yüksek değil. Werder Bremen’deki performansını koyabilirse ortaya güzel. Yada belli mi olur belki de Baros’un yaptığı etkiyi yaratır. Baros da Galatasaray’a gelmeden önceki son 3-4 yılı bir faciaydı. Ama şimdi onsuz Galatasaray’ın maç kazanma şansı azalıyor. Umarım Almeida, Baros etkisi yaratır Beşiktaş’a da klişeleşmiş gol sıkıntısı biter. Bu arada Bobo’nun da durumu ne olacak belli değil. Geldiğinden bu yana çok başarılı olsa da, taraftarın kalbinde ayrı bir yeri olsa da yönetime kendini kabul ettiremedi bir türlü. Çok ucuza ve çok genç yaşta geldiğinden midir nedir, bir türlü görmesi gereken saygıyı görmedi. Şimdi de Almeida’nın gelmesiyle 11’de oynaması zor gözüküyor sistem gereği. Umarım bu kadar bolluk, bokluk yaratmaz Beşiktaş’ta. İşin bu tarafını da düşünmek gerekir.

Simao Sabrosa


Simao Sabrosa Beşiktaş’ta. Açıkçası bana 2 ay önce Simao Beşiktaş’a gelecek deseler, tatlı bir tebessümle karşılar, hayal görmeye gerek yok derdim. Adam geride kalan 6 ayda 2 kupa kazanmış bir takımın kaptanı, Atletico Madrid’in en önemli oyuncularından biri. Belki hiçbir zaman dünyanın en iyi oyuncularından bir olmadı ama ilk 50 yapsanız, ismini sayabileceğiniz yıldızlardan. O yüzden Beşiktaş büyük iş başardı. Sezon sonu serbest kalıyor, niye beklenmedi denebilir ama bence yönetim riske girmek istemedi. 900 bin euro bonserviste Simao gibi bir yıldıza gözü kapalı verilecek bir miktar.

Ülkemize böyle bir yıldızın gelmesine biz çok sevindik ama Atleticolular da bir o kadar üzgün. Vicente Calderon’daki veda töreninde başkan Enrique Cerezo, ''Burası her zaman onun evi olacak.'' derken Simao da göz yaşlarına hakim olamayarak; ''Atletico’da daha iyi bir oyuncu, daha iyi bir profesyonel oldum. Her zaman bu takımın taraftarı olmaya devam edeceğim.'' dedi. Kolay değil tabi. 3 senedir formasını giydiği Atletico Madrid’le kariyerinin zirvesine çıktı. Belki ilk 2 sezon takım iniş çıkışlar yaşasa da geçen sezon gelen kupalar, sıkıntılı geçen günlerin mükafatıydı.

Aslında kariyerine baktığımızda da çok gezgin bir isim olmadığını görüyoruz. 1997’de ilk profesyonel sözleşmesini yetiştiği kulüp Sporting Lizbonla yaptı. Burada 2 sezonda gösterdiği performansla şimdiki takım arkadaşı Quaresma gibi 15 milyon euroya erkenden Barcelona’nın yolunu tuttu. Burada da 2 yıl geçiren Simao, 2001’de 6 yıl formasını giyeceği ülkesinin bir başka büyük kulübü Benfica’ya geçti. 172 maçta attığı 76 golle Benfica’nın en skorer oyuncusu olan Simao, bir lig, bir kupa, bir de süper kupa sevinci yaşadı. Gösterdiği üstün performansla ülkesinde daha fazla kalamayacağı aşikardı. Ona bir kez daha İspanya yolu gözüküyordu. Geldiği takım ise ülkenin yıllardır suskun olmasına rağmen en büyük kulüplerinden Atletico Madrid’ti. Burada da kendini kabul ettirmesi çok uzun sürmedi. Yıllarca kazandığı tecrübenin meyvelerini bu 3 sezonda topladı Simao. Benfica da olduğu gibi burada da kaptanlık pazı bandını taktı koluna ve İspanya’nın en ateşli seyircisinin göz bebeği oldu.
***
Şimdi de yolu İstanbul’a düştü. Atletico Madrid’te öğrendim dediği profesyonelliğini burada da sergileyebilirse, vatandaşları Quresma ve Almeida’yla gerçekten korkutucu bir hücum hattının üyesi olacak Beşiktaş’ta. Başka söylenecek bir şey yok. Hoş geldin büyük usta.

23 Aralık 2010 Perşembe

Benitez'e yol verildi


Bazen dışarıdan bakıldığında bu ikisi nasıl evlenmiş dersiniz. 2 çok zıt insan. Bazı çiftler zaman içerisinde bu karakter çatışmasını aşıp evliliklerini sağlam temellere oturturlar. Bazıları ise yol yakınken noktayı koyalım der. Benitez-Moratti nikahı da böyle oldu. Beklenen bir şeydi ama bu kadar erken olmamalıydı sanki. Takımların durumu ne olursa olsun dere geçerken at değiştirilmemesi taraftarıyım. Demek ki sorunlar çözülemeyecek bir noktadaymış ki ayrılık kaçınılmaz oldu. Medenice son verdiler birlikteliklerine. Moratti bu ilişki bittiği için üzgün olduğunu söyledi. Benitez de 6 aylık görev sürecinde yanında olan herkese teşekkür ettiğini. Taraftarların yorumları ise birbirinden ilginç. Klasik bir şekilde iyi oldu yada yanlış karar diyenler var. Ama en güzelini biri söylemiş: ''Yine döndük eskiye. Inter sirkine hoş geldiniz.''

Real Madrid:8 Levante:0


''Real Madrid motosikletle gidiyordu biz ise bisikletle.'' Bu sözleri söyleyen Levante teknik direktörü Luis Garcia. Marca da internet sitesinden ''Noel Hediyesi'' başlığını atmış. Hakikatende öyle. Real ligde deplasmanda berabere kaldığı rakibine hiç acımadı. Goller; Benzema(3), Ronaldo(3), Mesut ve Pedro Leon. Bu arada Mourinho da hakikaten futbolu çirkinleştiriyor ve defansif oynatıyor. O bir futbol katili. Onun için söylenenleri daha sayayım mı? Onun şu ana kadar ki kariyerinde tek yaptığı bulunduğu takımı maksimuma çıkarmaya çalışmak, mücadele ettiği ligde nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynatmaktı. Bu sezon Ligde 16 maçta 39 gol. Kral Kupası'nda 3 maçta 13 gol. Şampiyonlar Ligi'nde 6 maçta 15 gol. Ona sallarken 2 kere düşünülmeli galiba. Bu sene tek falsosu Barcelona hezimeti oldu ama şu ana kadar ki performansını alkışlamak lazım.

21 Aralık 2010 Salı

Ciao Enzo


İtalya’ya 1982 Dünya Kuıpası’nı kazandıran efsane teknik adam Enzo Bearzot bugün 83 yaşında hayata gözlerini yumdu. Yukarıdaki kare Dünya Kupası dönüşünden. Kare kurulmuş. Bir İtalyan oyunu olan Scopone oynanıyor. Kupa ve efsaneler masada. Rahmetli Enzo Bearzot, sağında yine rahmetli İtalya başkanı Sandro Pertini. Karşılarında da takımın ağası Dino Zoff ve yine ağır abilerden Franco Causio.

Madrid'te kurtlar sofrası


Belli ki Mourinho yine kırıp geçiriyor ortalığı. 5-0 dan sonra neşeleri gelmiş yerine anlaşılan.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Real Madrid 1-0 Sevilla: Sıradan bir galibiyet


Şöyle bir maçtan sonra başka bir ligde olsa; ''Bu takım şampiyon olacak herhalde, baksana ne kadar hırslı oynuyor. 10 kişi kalmış ama yine de maçı bırakmıyor'' dersiniz. Ama La Liga’nın son yıllardaki klasik görüntüsü bu. Barcelona hemen hiç zorlanmıyor. Real Madrid ise arada taraftarını hop oturup hop kaldıran maçlar oynuyor Santiago Bernabeu’da. Yani Real Madrid’in ben diyeyim 10 siz deyin 15 maçı vardır bu şekilde. Bu takım böyle bir maçı çeviriyorsa kesin şampiyon olur abi diyebileceğiniz. Ama değil işte. Bu maç her ne kadar normal bir ligde çok anlamlı bir galibiyet olsa da burada oldukça sıradan alınması gereken bir 3 puan. Bu maç Real’in Şampiyonluğa giden yolda önemli bir engeli aştığı maç değil. Barcelona’yla arasındaki puan farkının 5 gibi başka bir ligde hiçbir önemi olmayan puan farkına gelmemesi için kazanılması gereken bir maç.

Maçın analizi ise ayrı bir bölüm. İlk yarı Sevilla o kadar iyi oynadı ki taraftarlar devreye 3-0 geride girmedikleri için dua etmişlerdir herhalde. Son dönemde izlediğim en iyi Sevilla’ydı diyebilirim. İkinci yarı ise maç futboldan çıkıp horoz dövüşüne dönüştü. Tabi bunda hakeminde katkısının olduğunu söylemek lazım. Karşılaşmanın zıvanadan çıktığı an ise Carvalho’nun atılmasıydı. İspanya’da bu tip pozisyonlara hakemlerin yaklaşımı çok acımasız. Başka bir ligde olsa faul bile verilmeyecek bir pozisyona La Liga’da hakemler kırmızıyı yapıştırıveriyor. Cannavora da Real’deki ilk sezonunda böyle bir kırmızı görmüştü. Maçı hatırlayamıyorum ama sonrasında Cannavro’nun açıklaması beynime kazınmış; ''La Liga’da kurallar başka ülkelere göre biraz farklı. Alışmam zaman alacak herhalde.'' İspanya böyle bir yer yani. Yeni bir ülkeye gelen her yabancı oyuncu gibi Carvalho da alışacak buna. Portekizliyi savunmuyorum burada yanlış anlaşılmasın. Çokta iyi niyetli bir oyuncu olmadığını biliyorum ama bu kırmızı kart pozisyonu onlardan biri değildi.
***
Sonuçta Real sıradan bir galibiyet aldı. Hiçbir anlam yüklenmemesi gereken sıradan bir 3 puan. Mourinho’nun hafta içi dediği gibi hiç durmadan kazanmak zorundalar. Çünkü bir takılırlarsa Barcelona’nın arkasından sadece bir toz bulutu görürler.

19 Aralık 2010 Pazar

Eto'o'nun sevinci


Dünyanın en büyüğü İnter oldu. Kongo’nun Mazembe ekibini 3-0 yenerek mutlu sona ulaştılar. Kıtalararası Kupa ve Süper Kupa çok anlamsız gelir bana. Takımların %100 konsantrasyonla çıkmadıkları, genelde ikinci plana itilen kupalar gibi görürüm. Kimin kazandığını ne yaptığını da çok umursamam ama bugün hariç. Eto’o’nun gol sevincini görünce ne oluyo len dedim bir anda. Hayatım boyunca birçok gol sevinci gördüm ama bunada yuh artık. Eto’o 17.dakikada attığı golden sonra yedek kulübesine giderek içi su dolu poşetleri aldı ve dans etmeye başladı. Artık bundan sonra ''poşet sevinci'' olarak geçer tarihe herhalde. Yalnız dikkat etmek lazım. Poşet delikse karizmada akar gider oradan:) Aşağıdaki karede de bu sevince şaşıran Mazembeliler var.

17 Aralık 2010 Cuma

Avrupa Kupaları Kuralar


Şampiyonlar Ligi 2.tur;

ROMA - SHAKHTAR DONETSK
MILAN - TOTTENHAM
VALENCIA - SCHALKE 04
INTER - BAYERN MÜNİH
O. LYON - REAL MADRİD
ARSENAL - BARCELONA
MARSILYA - MAN. UNITED
KOPENHAG - CHELSEA

Avrupa Ligi Son 32;

BEŞİKTAŞ - Dinamo Kiev
Napoli - Villarreal
Glasgow Rangers - Sporting Lizbon
Sparta Prag - Liverpool
Anderlecht - Ajax
Lech Poznan - Braga
Basel - Spartak Moskova
Young Boys - Zenit
Aris - Manchester City
PAOK - CSKA Moskova
Sevilla - Porto
Rubin Kazan - Twente
Lille - PSV Eindhoven
Benfica - Stuttgart
BATE Borisov - Paris Saint Germain
Metalist Kharkiv - Bayer Leverkusen

4. Tur
BEŞİKTAŞ/Dinamo Kiev - Aris/Manchester City
Benfica/Stuttgart - BATE Borisov/Paris Saint Germain
Rubin Kazan/Twente - Young Boys/Zenit
PAOK/CSKA Moskova - Sevilla/Porto
Lille/PSV Eindhoven - Glasgow Rangers/Sporting Lizbon
Metalist Kharkiv/Bayer Leverkusen - Napoli/Villarreal
Anderlecht/Ajax - Basel/Spartak Moskova
Sparta Prag/Liverpool - Lech Poznan/Braga

Futbol TV


17 Aralık Cuma
20:00 Trabzonspor-K.Karabükspor / Lig TV-HD
21:30 M'Gladbach-Hamburg / TRT-HD
18 Aralık Cumartesi
14:00 Altay-Adanaspor / TRT 1
14:00 Kayserispor-Bucaspor / Digitürk 1/205
14:45 Sunderland-Bolton / PL TV
16:00 Gençlerbirligi-Bursaspor / Lig TV
16:30 E.Frankfurt-Dortmund / TRT 3 & TRT HD
17:00 Arsenal-Stoke / Spormax (HD) & PL TV
17:00 Antalyaspor-Ankaragücü / Digitürk 1/205
19:00 TP Mazembe-Inter / NTV Spor
19:00 Fenerbahçe-Sivasspr / Lig TV-HD
19:00 Gaziantep BB-Diyabakırspor / TRT 6
19:30 Liverpool-Fulham / Spormax (HD) & PL TV
19:30 St Pauli-Mainz / TRT 3 & TRT HD
21:00 Espanyol-Barcelona / NTV Spor
21:45 Milan-Roma / Spormax (HD) & TV8
22:00 PSG-Monaco / Kanal A
23:00 Real Sociedad-Valencia / NTV Spor
19 Aralık Pazar
13:30 Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup 17. Hafta Maçları
13:30 Orduspor-Denizlispor / TRT 1
13:30 Lazio-Udinese / TV8
13:30 Ajax-Feyenoord / Beyaz TV
14:00 Manisaspor-İBB / Digitürk 1/205
15:30 Blackpool-Tottenham / Spormax (HD) & PL TV
16:00 Chievo-Juventus / TV8
16:00 Konyaspor-Galatasaray / Lig TV-HD
16:30 Leverkusen-Freiburg / TRT HD
17:00 Kaşımpasa-Eskişehirspor / Digitürk 1/205
18:00 Chelsea-Manchester United / Spormax (HD) & PL TV
18:00 Lille-Nancy / Kanal A
18:30 Stuttgart-Bayern Munih / TRT HD
19:00 Beşiktaş-Gaziantepspor / Lig TV-HD
19:00 Ç.Rizespor-Samsunspor / TRT 1
20:00 Malaga-Atletico Madrid / NTV Spor
21:45 Sampdoria-Genoa / Spormax (HD)
22:00 Marseille-Lyon / Kanal A
22:00 Real Madrid-Sevilla / NTV Spor
20 Aralık Pazartesi
22:00 Manchester City-Everton / Spormax (HD)

14 Aralık 2010 Salı

Premier Lig nereye?


Her zaman her yerde örnek gösterdiğimiz Premier lig bu sezon inanılmaz iki saçma karara sahne oldu. Kulüplerin yeni paralı sahiplere geçmesi, maddi olarak bir rahatlık getirse de anlaşılan o ki komik kararları da beraberinde getirecek. Bunlardan ilkini geçen hafta yaşamıştık. 2007’de kulübün yeni sahibi olan Mike Ashley’nin acemice kararlarıyla müthiş bir çöküş yaşayan Newcastle United, Championship’e düşmüş, taraftarını kahretmişti. Alan Shearer’ın çabalarına rağmen bir alt lige düşen Newcastle da, Kevin Keegan görevi kabul etmeyince geçici menajer olarak Chris Hughton bu ateşten gömleği giymişti. Hughton, taraftarın gözünde çok yeterli olmamasına rağmen Newcastle’ı fazla bekletmeden tekrar Premier Lige çıkartınca herkesin güvenini kazanmıştı. Hatta bu sezon siyah beyazlılar lige öyle bir giriş yaptı ki taraflı tarafsız herkesin saygısını kazandı.

Alan Shearer’ın son yıllarında takım iyi olmasına rağmen Newcastle’ın en çok eleştirilen tarafı büyüklere çok kolay teslim olmasıydı. Ancak Hughton bu kabusu da ortadan kaldırmıştı. Hughtonla Arsenal’i deplasmanda yendiler, Chelsea’yle berabere kaldılar. Bu, son yıllarda Newcastle United da görmediğimiz bir şeydi. Tamam hiç beklenmedik puan kayıpları da yapıyorlardı ama sahada oynanan futbol, gollü maçlar ve puan tablosundaki yer taraftarı çok memnun ediyordu. Ama Mike Ashley yine rahat durmadı. Kulüp yönetimi daha tecrübeli bir menajerle yola devam etmek istediklerini belirtip Chris Hughton’un görevine geçtiğimiz hafta son verdi. Takımın başında şimdi Alan Pardew var. Hughton beklentileri aşıp o kadar iyi bir puanda bıraktı ki Newcastle’ı belki bu sene çok sıkıntı yaşamazlar ama önümüzdeki yıllar siyah beyazlılar için yine soru işareti.

Newcastle United ne amma saçmaladı diye düşünürken Blackburn Rovers dağlara taşlara yaptı. Gelen haberi duyduğumda önce biri şaka yapıyor dedim. İnternette haberi görünce ise dondum kaldım. Blackburn’ü çukurdan çıkarıp son 2 sezonda yeniden saygı duyulan bir takım haline getiren Sam Allerdyce’ın görevine son verilmişti. Blackburn’ün yeni Hintli sahipleri böyle uygun görmüşler. Big Sam son 2 sezonda kısıtlı bir kadroyla o kadar önemli işler yaptı ki parayı versen kim bilir neler yapacaktı. Ama tavukçu Hintliler, kulübün resmi internet sitesinden yaptıkları açıklamayla Allardyce ile kulübün gelecek için planlarının uyuşmadığı için bu kararın alındığı belirtmişler. Aman ne plan.

Şimdi ise Maradona’nın adı geçiyor kulislerde. Benim için futbolda tanrı statüsünde olsa da teknik direktörlükten ne kadar anladığını dünya kupasında gördüğümüz Maradona’nın Premier Lig gibi sadece teknik adamlığın yetmediği, birçok şeyi bir arada yapmayı gerektiren ve planlamanın çok önemli olduğu bir yerde başarılı olabilmesi için Hz. İsa’nın mucizelerinden birkaçına ihtiyaç var. Ülkemizde kulüplerin bir türlü istikrarı yakalayamamasını eleştirirken, peynir ekmek gibi teknik adam değiştirmelerini sorgularken istikrarın kalesi İngiltere’de bu tip olayların yaşanması dünya futbolu adına gerçekten çok üzücü. Tarihinde en fazla 20-25 menajerle çalışan Premier Lig kulüplerinin Ferguson ve Wenger gibi kalelerde devrildikten sonra ne hale geleceğini görebilmek için kahin olmaya gerek yok. İngiltere, milli takımının neden başarılı olamadığı tartışmasını bir kenara bırakmalı ve yaklaşan büyük tehlikeye odaklanmalı bence.

Santa Run


Fotoğrafa ilk baktığımda yeni Jimmy Jumplar mı yetiştiriliyor dedim. Altındaki yazıyı okuyunca herşey anlam kazandı. Çok garip adetler var Avrupa'da. ''Santa Run'' koşusuymuş bu. B...nu dondurucak soğukta bazı bölgelerin cıbıldak koşuyorsun Budapeşte sokaklarında. Hayır için yapılıyor deniyor ama bence Noel Baba'ya ulaşmak istiyorlar.

Yılın Bidonu: Adriano


Bir futbolcunun kariyerindeki en önemli şeylerden biridir hat-trick. Yada çok saygın bir ödülden evinde 3 tane olması. Adriano 3.kez yılın bidonu seçilerek bu onura layık oldu. Ama kendisinin hiç istemediği bir dalda. Bu aralar tekrar ülkesine dönmenin hesaplarını yapıyor. Belki de son yıllarda dünya futboluna gelmiş en komple golcü ama kafasız olduğu için bir işe yaramıyor. Ne kadar acı değil mi?

13 Aralık 2010 Pazartesi

Pazarın Ertesi


Spor yazarlarının efendisi rahmetli İslam Çupi’den alıntı yaparak attım başlığı. Bizim bu satırlarda yazdıklarımız herhangi bir gazeteci ustanın yanına yaklaşamaz ama her hafta iyi kötü değerlendirmeye çalışıyoruz Türk ve Dünya Futbolunda hafta sonunda yaşananları. Bu hafta en dikkat çeken sonuçlar yine ligimizden geldi. Geçtiğimiz günlerde 30 yıl sonra ilk kez 3 büyüklerin aynı hafta kaybettiğini konuşuyorduk ama sezonun daha yarısı olmadan yine aynı dejavuyu yaşadık. Kaybeden büyüklerden bu hafta herhalde en masumu Beşiktaş’tı. Sonuçta ilk yarıda eksik kaldığı için kaybedilen 3 puana mazeret bulabiliriz. Eskişehir, 11’e 11’ken de rakibine göre daha iyi oynuyordu ama Guti’nin atılmasından önceki 15 dakika oyun dengeye gelmişti. Hatta Beşiktaş hafiften ağırlığını da koymuştu ancak Guti atıldıktan sonra ibre tamamıyla Eskişehir’e döndü. 10 kişi de maç kazanabilirsiniz, bunun örnekleri var ama sahadaki Beşiktaş’ın o maçı kazanması gerçekten mucize olurdu. Guti’de gördüğü kartla çok eleştirildi. Evet gördüğü kart çok acemiceydi. Ama Noel tatiline erken gitmek için mi bu kartı gördü? Kesinlikle hayır. Bunu söyleyenin iyi niyetinden şüphe ederim.

Galatasaray’ın Kasımpaşa galibiyetinden sonra bu haftada kazanmasını bekliyordum. Toparlandığı için değil, Ali Sami Yen’in lig vedasına yakışacak olmasından. Ama yine hayal kırıklığı oldular. Şimdi Galatasaray cephesinde mazeret hazır. Önümüzdeki sezonu düşünüyoruz. Düşünüyorsun da puanları bol kepçe dağıtmayacaksın herhalde. Oraya para verip gelen taraftara bir şeyler sunmak zorundasın. Sen bunun için para alıyorsun. Sportif çizgiler içerisinde taraftarını memnun etmek için. 90 dakika boyunca varını yoğunu ortaya koyup, giydiğin formanın hakkını vereceksin. Hagi de her ne kadar gelecek seneyi düşünüyorsa da takımını iyi motive edecek. Sonuçta ne kadar eksiklerin olursa olsun Galatasaray kadrosu bu kadar rezil olacak isimlerden kurulu değil. Biraz iş ahlakı, biraz iyi niyet lazım.

Fenerbahçe ise haftanın son kaybedeniydi. Hadi yukarıdaki iki takımın büyük, küçük mazeretleri var, durumu belli. Senin mazeretin ne peki? Kadron tam. Bildiğin, yıllardır oynadığın sistemde devam ediyorsun. Şampiyonluk yolundaki en önemli rakibin kazanmış. Sen de çıkıp kazanacaksın. Kimse kusura bakmasın. Ankaragücü iyi oynadı, Fenerbahçe’ye pozisyon vermedi öyle kazandı diyemeyeceğim. Tamamıyla Fenerbahçeli futbolcuların isteksizliği ve Aykut Kocaman’ın yetersizliği nedeniyle kaybettiler. İçeride 3-5 atıp Anadolu takımlarını yenmeyle bitmiyor işler. Biraz zor şartlarda da ortaya çıkıp kazanacaksın. Kimse altın tepsiyle sunmaz şampiyonluğu. Sen almayı bileceksin. Fenerbahçe’nin de işinin ne kadar zor olduğunu gördük bir kez daha.

Burada en büyük alkış tabi ki Trabzon’a. 3 büyüklerin kötülüğünden zirvede değiller şu an. 3 büyüklere ders vererek liderler. Şu an için tam bir şampiyon performansı çiziyorlar. Olimpiyat stadındaki on binlerce taraftarı, sahadaki futbolcularının yüreğini ortaya koyması, kenarda tam bir futbol işçisi Şenol Güneş’i ve olağanüstü beyefendi ve tam bir futbol adamı Sadri Şener’iyle şampiyonluğu sonuna kadar hak ediyorlar. Eğer 2.yarıda çok büyük hatalar yapmazlarsa bu sene zirvenin adı şu saatten belli. Bursa kusura bakmasın. Onlarında çok büyük şansı var ama Trabzon’un gelişi öyle böyle değil. İnanılmaz coşkulu, hırslı ve iyi futbol oynayarak bulundukları yeri fazlasıyla hak ediyorlar.

Ülkemizden ayrılıp İspanya’ya uzanalım. Barcelona, bildiğiniz gibi. Real Sociedad hizmetini verip, Nou Camp sırasını savdı. La Liga’da diğer takımlar büyük ihtimalle Barça ve Realle oynadıkları maçları saymıyorlardır. Onlardan yedikleri golleri ve puanları çıkarıp öyle değerlendireceksin performansını. Yoksa morali bozulur insanın. Real Madrid’te rahat geçti Zaragoza’yı. Mesut şık bir gol attı ve yine harika oynadı. Zaten La Liga’nın sıkıntısı biraz da bu. Dünyanın en iyi takımı aynı ligde. Real Madrid, diğer takımlar gibi oynayıp bunu en iyi yapan ekip. Barcelona ise farklı bir dünyadan. Oynadıkları futbolu izah etmek neredeyse imkansız. Her hafta hemen hemen aynı futbolu sahnelemek gibi çok zor bir şeyi kolaylıkla yapıyorlar.

İtalya’da Milan, çok rahat kazandı. Onların da gidişatı Şampiyonluk gibi gözüküyor. Tek sıkıntı Pato gelince ne olacak? Şu an bir süper yıldızı kenarda oturtabiliyorlar. Robinho oynuyor genelde. Ama Pato gelince kim oturacak kenarda. Allegri’nin başı sezon başında çok ağrıdı bu yüzden. Hepsini oynatınca Milan saçmaladı ve gereksiz puanlar kaybetti. Sahadaki şu anki 11’i bozmaya kalkarsa yine aynı şeyler gelebilir başına. Oynatmazsa ise huzursuzluk çıkabilir. Açıkçası çok merak ediyorum Milan’ın sonraki günlerini. Juventus ise çok önemli bir galibiyet aldı Lazio’yu yenerek. Son dakikada yeni Nedved çıktı sahneye ve oldukça soğukkanlı bir şekilde attı golünü. Ama yine de sıkıntılar giderilebilmiş değil Juventus’ta.

Barcelona, Milan , Trabzon dedik ama bir başka alkışlanması gereken performans Almanya’da aslında. Borussia Dortmund en yakın rakibine 11 puan fark atarak dolu dizgin gidiyor şampiyonluğa. Onlarda 2.yarıda saçmalamazlarsa çok özledikleri şampiyonluğa kavuşacaklar gibi. Bu haftada kritik Bremen maçını Nuri Şahin’in de skora katkı yapmasıyla rahat geçti. En yakın rakibi nispeten daha tecrübeli oyuncularda kurulu Leverkusen ama bu Dortmund kolay kolay durmayacak gibi.

Son durağımız ise dünyanın öteki ucundan. Arjantin Apertura ligi, Estudiantes’in şampiyonluğuyla sona erdi. Son 4 yıldaki 3.şampiyonluğu oldu bu kırmızı beyazlıların. Büyük usta Juan Sebastion Veron da kariyerinin son döneminde kazanmadık kupa bırakmadı ülkesinde.

12 Aralık 2010 Pazar

Eric Cantona


Adam her tarafıyla karizma. Burada bile ciddiyetini bozmuyor.

10 Aralık 2010 Cuma

Yılın Bidonu adayları


Dünya 3 Barcelonalıdan hangisi ''Ballon d’Or’’ u kazanacak diye merak ede dursun, bir başka garip heyecanda Serie A’da yaşanıyor. Futbolcular tarafından değil tabi ki. İtalya’da her sene geleneksel olarak ilan edilen ''Golden Bin’’ in bu seneki adayları yine birbirinden ünlü isimleri kapsıyor. Altın Top’un gırgır versiyonu, yılın en kötü oyuncusunu belirliyor ve adaylar arasında geçen senenin bidonu Felipe Melo yine yer alıyor. Diğer adaylarsa şöyle: Adriano (Roma), Mancini (Inter), Marco Materazzi (Inter), Ronaldinho (Milan), Amauri (Juventus), Fabio Cannavaro (Juventus) Diego (Juventus), Antonio Cassano (Sampdoria), Adrian Mutu (Fiorentina). Ronaldinho ve Cassano isimleri sizleri şaşırtabilir ama Çizme bu konuda çok acımasız. Bu adam niye kötü oynuyor niye şans bulamıyor diye hiç düşünmüyor. Ronaldinho, Cannavaro gibi isimler bu unvana layık görülürse hem geçmişte Altın Top’u kazanmış olacak hem de şu an Altın Bidonu. Garip bir durum. Listede bir isim daha var ki ismi bir kez daha açıklanırsa 3.kez yılın bidonu olmuş olacak. O da ebedi mutsuz Adriano.

Barcelona da paraya boyun eğdi


Göğüs reklamı almıyoruz diye övünüyorlardı. O da gitti. Ekonomik zorluklar sonunda Barça’yı da pes ettirdi. Artık onlarda formasında reklam taşıyacak. Bu alanda bir rekora imza atarak Katar vakfı (Qatar Foundation) ile 5.5 yıllığına 165 milyon Euro karşılığında anlaşmaya vardılar. Yılda 30 milyon Euro girecek Barcelona’nın kasasına. Katar Emiri Şeyh Hamid Bin Halife El Tani tarafından 1995'te eğitim ve bilimsel araştırma projeleri için kurulan Katar Vakfı'nın Barcelona ile yaptığı anlaşma, bir futbol takımının forma reklamı için imzaladığı en önemli anlaşma oldu. Barcelona kulübü, daha önce formasına gelir amacıyla reklam almamıştı. İspanyol kulübü, formasında sadece BM Çocuk Fonu'nun (UNICEF) logosunu taşıyor ve bu nedenle UNICEF'e yılda 1,5 milyon Avro veriyor. Bugünkü anlaşmanın ardından, ticari uzmanlar iki logonun da takımın formasında yer almasının yollarını arayacaklar. Barcelona kulübü sözcüsüne göre, bu konuda çözüm bulunamaması halinde öncelik UNICEF logosunun olacak.