7 Ekim 2010 Perşembe

Ümit Karan & Bülent Uygun


Eskişehir’deydim bugün. Soğuk ve yağmurlu havada Eskişehirspor’un antrenman tesislerinde çok sıcak bir şekilde karşılandık. Gitme nedenimiz Quiz’in ilerleyen haftalarda girecek bölümü için Ümit Karan’la röportaj yapmaktı. Çok keyifli bir sohbet oldu. İşin bu tarafını geride bırakıp röportaj sonunda bire bir konuşma imkanım da oldu ve çok merak ettiğim, kadro dışı kalma meselesini sordum. Rıza Çalımbay ve ekibine çok kırılmıştı tecrübeli futbolcu. Benim için inanılmaz iddialar ortaya attılar dedi. Yok futbolculara oynamayın demişim, yok gol atmayanlara üzülmeyin primlerinizi ben veririm demişim gibi saçma sapan sözler söylediler benim için dedi. Anlattıkları çok samimice geldi bana. Yaşımız belli bir noktaya geldi. İnsanları tanıma konusunda da iyi olduğumu sanırım. Ümit bunları söylerken çok içten konuşuyordu. Süper Lig gibi bir ortamda, profesyonel futbolculardan kurulu bir takımda bunları nasıl yapabilirim diye konuşurken halen sinirine hakim olmaya çalıştığını hissedebiliyordum. İnsanları bir şeyle suçlamak çok kolaydır. Başarısızlık ortamında bu tip olaylar iyice artar. Ümit’i samimi bulmama rağmen kim haklı konusuna girmeyeceğim ama bir suçlama yapıyorsanız bundan %100 emin olmanız gerektiğine inanıyorum. O yüzden takıma geri dönen Ümit’e bu satırlardan tekrar hoş geldin diyorum.

Ümit Karan’dan sonra takımın çiçeği burnunda teknik direktörü Bülent Uygun’la da konuşma fırsatı buldum. Başarılar diledikten sonra konu otomatik olarak Buca’dan ayrılmasına geldi. Konu açılır açılmaz burnundan solumaya başladı Bülent Hoca. Bu kısa dönemde acımasızca suçlandığını ve bunu kabul edemeyeceğini söyledi. Haksız da değil. Kimse Bülent Uygun’u dinlemeden Buca’dan ayrılışını yanlış buldu ve yazarlar köşelerinden acımasızca eleştirdi kendisini. Ancak bir de olayın canlı tanığından dinleyince olayları hak veriyorsunuz Bülent Hoca’nın davranışına.
***
Buca’ya geldiğinden bu yana bir çok zorluk çektiğini anlatıyor genç teknik adam. Kulübe az maliyetli yetenekli oyuncuları topladığını ve kısa sürede bir şeyler yapmaya çalıştıklarını söyledi. Bence de iyi bir lig başlangıcı yaptılar. Kapasitesi belli ve tarihinde ilk kez süper ligde oynayan bir takımla şu ana kadar iyi geldiler. Ama neler oluyormuş kulüpte haberimiz yok. Klasik olduğu üzere futbolcuların paraları uzun zamandır ödenmiyormuş. Ne var bunda diyebilirisiniz, her kulüpte oluyor bunlar. Ama artık olmamalı. Yayıncı kuruluştan ve sponsorlardan milyon dolarları aldığınız bir ortamda maliyeti çok düşük bir takıma maaşlarını ödemezsen bu para ne yapıyorsun diye sorar insan. Bülent Hoca’da bunu yapmış zaten. Malzemecinin 1-2 milyarlık primi bile ödenmiyormuş. Geçenlerde maç öncesi yabancıların parası korkudan ödenmiş, yerlilerin ki yine yok tabi. Bülent Hoca da 1 ay önce bu iş böyle giderse istifa ederim diye eski başkana söylemiş ama hiçbir değişmemiş. Yeni başkanla da geldiğinden bu yana adam gibi oturup konuşamadık diyor. Sonunda da dayanamayıp istifayı bastığını söylüyor.
***
Bunları dinleyince hak veriyorsunuz Bülent Hocaya. Ama en can alıcı sözü en sonda söyledi. Bu sözleri aynen aktarıyorum; ‘’ Ben her şeye kulağımı tıkayıp işime devam etseydim ve mesela 3-4 kötü sonuçtan sonra görevime son verilseydi, benim için acımasızca yazanlar ne diyeceklerdi’’. Bülent Uygun, Türkiye’nin şartlarını net bir şekilde ortaya koydu bence. Türkiye’de zeminlerden ve birçok olaydan önce tartışılması gereken yöneticilerin bu işi yapabilme kabiliyeti. Kulübün ismi, büyüklüğü hiç önemli değil. Maalesef ülkemizde bu işi bilenlerin sayısı parmakla gösterilecek kadar az. Harcanan paranın karşılığında ortaya konan başarı, yetişen genç yetenek yada iyi futbolu görmek neredeyse imkansız. O yüzden şapkayı önüne alıp bir daha düşünecek kulüplerimiz; Ben nerede yanlış yaptım diye.

1 yorum:

9.15 dedi ki...

Bülent hoca bu maddi konuladaki tüm serzenişlerinde haklı belki, belki onu eleştiren, hatta ağır eleştiren bizlerde yanlış yaptım hocaya. Hepsine içten bir eyvallah. Amaaaa gelelim şu meseleye. Sen köy takımı çalıştırmıyorsun ki be adam. İstifanı neden kendi web siten üzerinden duyuruyorsun? Git adam gibi ver istifa dilekçeni, çık basının karşısına gerekirse "ben bu, bu, bu nedenlerden ötürü istifamı yönetim kuruluna sundum" de.

Ayrıca şöylede bir gerçek var. Kimse Bülent Hoca'yı sütten çıkmış ak kaşık zannetmesin. Sezon başında Antep'le anlaşıyorsun, anlaştıktan saatler sonra rezalet-1, ardından Buca'ya geliyorsun-ki ben biz İzmirli futbolsever olarak bu transferi de yanlış bulduğumu ozamanlar yazmıştım blogda- ligin 7.haftası onlarıda yüzüstü bırakıyorsun. Ama rezalet-2 burda başlamıyor. 04.10.2010 P.tesi istifasını duyuran Uygun, 06.10.2010 tarihinde Es-Es resmi sitesinde yeni sözleşmesini duyuruyor. İşte buda rezalet-2'dir.

Kendi sitesinde de bir açıklama yapmış şimdi gördüm. İlk satırlarında "Dışarıdan ahkam kesmek kolay, yaşamadan hiçbirşey anlaşılmıyor" yazmış. Bizde yaşadığımız şeyleri anlatıyoruz bilmem farkında mı?

www.scarfaroundmyneck.com