25 Aralık 2011 Pazar

2011'e veda ederken...


Son yıllarda ki heyecan dozu en yüksek bir lig yarışı izledik 2011'in ilk yarısında. Fenerbahçe mi? Trabzon mu? derken sarı lacivertliler ipi önde göğüsledi.
İkisi de iyi mücadele etti ama Sarı Lacivertliler bir tık daha iyiydi...
Sonra lig bitti...
Huzurlu bir yaz ise sadece arzularda saklı kaldı...
Temmuz'da şike, teşvik vs. patladı.
İşte o günden beri futbolu unuttuk.
Soruşturma, tapeler, ifadeler...
Televizyonlarda her kafadan bir ses çıkması, saçmalamalar...
Yeni federasyon başkanımızın yaptıkları...
Play-Off sistemi saçmalığı...
Hem ligi geç başlatıp üstüne bir de Play-Off'u ekleyip insanları futboldan soğutma...
Her açıklamada hissediler acemilik...
Her kararda büyük hatalar...
Kimsenin sen ne yapıyorsun diyemediği bir federasyon başkanı ve yönetimi...
Maçların başlamasıyla artık futbol konuşulur diye umulması...
Ama kaosu seven ülkemizde futbolun aslında o kadar da sevilmediği...
Dünyanın en büyük derbisi dediğimiz mücadelenin diziler karşısında reytingte ezilmesi...
Sorunlar tamam ama futbol olarak bu kadar kısır bir sezon...
60'ların futbolu dediğinde Schusterle dalga geçenlerin şimdi bir şey diyememesi...
Fatih Terim'in gelişiyle Galatasaray'ın futbol oynamayı hatırlaması...
Milli takımın 2012'ye gidememesi...
Hiddink'ten sonra ilginç Abdullah Avcı kararı...
Kısa bir süre unuttuğumuz şike dosyasını iddianameyle tekrar hatırlamamız...
İçeridekilerden bazılarının çıkması...
Bazılarının ifadelerine rağmen nasıl çıktığının anlaşılamaması...
Bazılarının ise neden hala içeride olduğunu anlaşılamaması...
Anlamsız bir şekilde insanların özel hayatlarını deşifre eden tapelerin ortaya atılması...
Bunlardan kimin çıkarının olduğunun ise hiç araştırılmaması...
Böyle başladı böyle bitti 2011...
2012'den beklentim ise sadece futbol...
Çok mu şey istiyorum.

Hiç yorum yok: