29 Temmuz 2010 Perşembe

EFSANELER-Alan Shearer


Hep söylenir, futbol basit bir oyundur diye. Bir topla iki kale vardır ve topu kalenin içine göndermek usta bir futbolcu için çokta zor değildir. İnanılmaz gol koklama yeteneği, müthiş yer tutma kabiliyeti, harika pozisyon takip becerisi ve öldürücü son vuruşlarsa büyük bir golcüyü anlatan en güzel kelimelerdir. Bizim hikayemizde böyle bir efsaneyi anlatıyor. Top Sherarer’a gelir O’da kalenin içine gönderiverirdi meşin yuvarlığı. Gol sonrası bazen tek bazen çift elini havaya kaldırırdı. İşte sadece bunları yapmak Alan Shearer’i efsane yapmıştı zaten sadece bunları yapmak Alan Shearer için olağandı. Britanya tarihinin en önemli oyunculardan biri olan, muhteşem golleri, saha içinde ki inanılmaz hırsı ve herkes tarafından saygı duyulan şövalye ruhlu kişiliğiyle tüm futbolseverlerin kalbinde taht kurmayı başaran ender oyunculardan biriydi Alan Shearer.

13 Ağustos 1970’de Newcastle’in şirin bir kasabası olan Gosforth’ta dünyaya geldi. Futbolun tek kelimeyle yaşam biçimi olduğu bu şehirde küçük Alan için de durum pek farklı değildi. Henüz 6 yaşındayken O ve arkadaşları mahalle aralarında sürekli top peşinde koşarken, futbol onun için tek kelimeyle bir tutkuydu. O zamanlar siyah-beyazlı formayı giyen Kevin Keegan’a hayran olan Shearer, efsane oyuncuyu örnek alıp ve hiçbir maçını kaçırmazdı. Futbola olan yeteneğiyle arkadaşlarının arasından hemen sivrilen Alan, Gosforth okul takımının kaptanı ve en iyi oyuncusuydu. Gösterdiği üstün performansın ardından 1-2 yerel takımda oynamaya başlayan Shearer 13 yaşında Newcastle United’ın alt yapısına geçti. Sonunda hayalini kurduğu siyah-beyazlı formayı giyebilecekti. Newcastle’da iki yıl forma giyen oyuncu o zaman ki antrenörlerinin kendisini tercih etmemesiyle bir üst takıma çıkamadı. Bu yüzden Shearer kendisine yapılan teklif üzerine daha çok şans bulacağına inandığı Southampton’a geçti. Henüz 15 yaşındayken Newcastle’den 300 millik yol yapıp Southampton’a gelen bu gence genç takım koçu Dave Merrington çok yardımcı oldu. Takım içerisinde kısa sürede kendisini kabul ettiren Alan kendisinden büyük oyunculardan bile saygı görmeye başladı.

Southampton’ta kendini geliştiren ve oynadığı futbolla bir anda takımın göz bebeği haline gelen Shearer, Azizlerdeki son senesinde milli takıma da seçilerek 1992 Avrupa Şampiyonası kadrosunda yerini aldı. İngiltere gruptan çıkamasa da Ada’da transferin gözde isimlerinden bir olmuştu Shearer. Alex Ferguson’ın ısrarına rağmen o dönemin Britanya rekoru 3.3 milyon pounda Kenny Dalglish’in Blackburn’üyle sözleşme imzalar. İlk 2 sene Manchester United’ın şampiyonluklarını izlemek zorunda kalsa da attığı gollerle taraftarın sevgilisi olan Shearer kariyerindeki en büyük başarıya 1994-95 sezonunda ulaşacaktı. Premier Ligde halen Liverpool’un bile ulaşamadığı zafere o yıl ulaşan Blackburn büyük bir iş başararak şampiyonluğa ulaşır. Aslan payı tabi ki SAS ikilisi olarak ünlenen Alan Shearer-Chris Sutton’a aitti. Şampiyon oldukları sezonda 42 maçta 34 gole imza atan Shearer gol krallığının yanı sıra PFA yılın oyuncusu ödülünü alarak ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu herkese bir kez daha ispatlıyordu.

Shearer‘ın Blackburn Rovers’da ki son yılında ise kulüp çok kötü bir sezon geçirir. Büyük beklentilere rağmen Lancashire kulübü Şampiyonlar Liginde Grup aşamasında elenip ligi de 7.sırada bitirince büyük hayal kırıklığı yaratır. Tüm bu olumsuzluklara karşın Altın top ödülünü kazanan Alan Shearer, 35 maçta 31 gole imza atıp 3 sene üst üste 30 golün üzerine çıkan ilk oyuncu olur. Artık O Ada’nın tartışmasız en büyük golcüsüdür ve 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapan İngilizlerin en büyük kozu olarak görülmektedir.Oldukça başarılı bir turnuva geçiren oyuncu 5 golle Kupanın en golcü ismi olurken takımının Yarı Finalde Almanya’ya elenmesine engel olamayarak Final şansını kaçırır.

Blackburn Rovers ve Milli takımla elde ettiği başarılar onu doğal olarak Avrupa’nın ünlü kulüplerinin transfer listelerinde bir numaraya taşır. Fakat Newcastle United’ın başında öyle biri vardı ki Shearer’ın asla kıramayacağı biridir. Bu isim çocukluk kahramanı ve her zaman örnek aldığı efsane Kevin Keegan’dan başkası değildir.Sonunda yıldız oyuncu 15 milyon pounda dünya rekoru kırarak tekrar evine döner. Sözleşmesine özel bir madde koyduran Alan Shearer 9 numaralı formayı giymek istediğini belirterek gerçek bir Geordie efsanesi olmak istediğini söyler. 14 Eylül 1996’da Newcatle formasıyla ilk maçına tesadüf bu ya eski takımı Blackburn Rovers karşısında çıkar yıldız oyuncu. İşini yine çok iyi yapan Shearer, 31 maçta 25 gole imza atarak Geordie’lerin ligi Manchester United’ın arkasında ikinci sırada bitirmesinde büyük pay sahibi olur. Üst üste gösterdiği muhteşem performansların ardından İngiliz yıldız FIFA yılın oyuncusu ödülünde Ronaldo ve George Weah’dan sonra 3.sırayı alır.

Sonraki yıllar iniş çıkışlarla geçmesine rağmen sözünü tutarak kulübün efsaneleri arasında yer alır ve oyundan kopana kadar asla bırakmaz siyah beyazlı formayı. Shearer’ın milli takımdaki son turnuvası ise Euro 2000 olur ve yine hayal kırıklığı yaşar. Futbolculuk kariyerinin sona ermesinden sonra herkes bir gün takımın başına geçmesini bekler ama zamanlama gerçekten çok kötüdür. 2008-2009 sezonunda 1 Nisan’da ligde kalması mucizelere bağlı olan Newcastle’ın başına geçerek ateşten gömleği giyer Shearer. Tüm çabalarına rağmen kulübün sahibi Mike Ashley’in önceki hataları efsane ismin takımı ligde tutmasına yetmez. Alt lige düşülmesinin ardından görevinden ayrılan Shearer şu aralar BBC’de yorumculuk yapıyor. (Blogda daha önce yayınlanan ''Adebayor Kurtlar Sofrasında'' videosunda görebilirsiniz)İşte kariyerinde 400 golü aşmış gol makinesinin hayat hikayesi böyle. Premier lig tarihinin en skorer oyuncusu, Dünya Futbol Tarihinin gelmiş geçmiş en büyük golcülerden biriydi yaşayan efsane Alan Shearer.

Hiç yorum yok: