16 Eylül 2011 Cuma
Körfeze Gidenler
Adı Fenerbahçe ve Galatasaray’la da sıkça geçen Asamoah Gyan’ın şok bir kararla Birleşik Arap Emirlikleri ekibi Al Ain’e kiralık gitmesi üzerine ESPN güzel bir araştırma yapmış. Avrupa’nın üst düzey liglerinden Arap yarımadasına göç edenleri konu etmiş. Bu isimlerden bazıları doğal olarak kariyerinin son volesini vurmayı düşünürken Gyan gibileri de parayı kariyerinin önünde tutmuş. Ama öyle teklifler var ki hakikaten hayır dememek için fazla idealist olmak lazım. Al Ain, Gyan’a vergiler hariç haftalık 200 bin pound ödeyecek. Kulübü Sunderland’e ise kira parası olarak 6 milyon pound. Gyan gibi çok büyük bir yıldız değilseniz tercih konusunda fazla zorlanmazsınız. Böylece Gana’lının neden İstanbul’u tercih etmediğini de net bir şekilde anlıyorsunuz. Öte yandan Körfez ülkelerinden büyük liglerde takım sahibi olanlar da var. Bu ülkelerdeki transfer piyasasını fena kızıştıran Araplar, Gyan örneğinde olduğu gibi astronomik-Gökmen Özdenak ağabeyimizin deyimiyle pornografik-paralarla 2.sınıf yıldızların aklını çelmeyi başarıyorlar. Uzun bir yazı ama bölmek işime gelmedi açıkçası. Aşağıdaki liste ise her iki oyuncu tiplerinden körfezi seçenleri gösteriyor.
Abedi Pele (Al-Sadd, 1982-83 ve Al-Ain 1998-2000)
Listede yer alan Mauro Zarate gibi efsane oyuncu da yıldızını körfezde parlatanlardan. 1982’de 17 yaşında Gana’nın Afrika Uluslar Kupası’nı kazanmasında başrolü oynayan Pele, aynı yıl Al-Sadd’a geçti. Burada da çizgisini koruyunca ilk Avrupa tecrübesini yaşamak için Zürih’in yolunu tuttu. Sonrasında Fransa, Benin ve bir ara ülkesine dönse de ikinci Marsilya seferi Pele’nin kariyer zirvesi oldu. İki kez Afrika’da yılın futbolcusu seçildi ve Şampiyonlar Ligi’ni kazandı. Kariyerinin son takımı ise yine bir körfez ekibi Al-Ain’di.
Hristo Stoichkov (Al-Nasr, 1998)
Babanın kariyerini bu satırlarda anlatmaya gerek yok sanırım. Arada bir Parma macerası yaşasa da uzun yıllar Katalan kulübüne hizmet eden Stoichkov, 98 Dünya Kupasından sonra Kupa finalinde oynaması gereken CSKA Sofia’ya gitti. Ancak kısa bir süre sonra Asya Kupa Galipleri Kupası’ndaki 2 maçlık gösteri için 250 bin dolara Suudi Arabistan ekibi Al-Nasr’a transfer oldu. Bu arada CSKA’da kupa finalini 5-0 kaybediyordu. Parladığı takımı yalnız bırakmasını The Independent’tan Bulgar gazeteci Vassil Kolev şöyle yorumladı: “Olanlar konusunda kendisini azıcık bile suçlu hissettiğini düşünmüyorum. O tip bir adam değildi”.
Kendisi ise Al-Nasr macerasını 2004’teki bir röportajında şöyle anlatıyordu: “Asya Kupa Galipleri yarı finali öncesi Suudi Arabistan prensi ilk golü atana Mercedes alacağının sözünü verdi. Bende takıma penaltı kazandırdım. Baktım takımdan biri topu almış penaltı noktasına gidiyor. Gittim topu aldım elinden ve git gölgede takıl dedim. Ama penaltıyı kaçırdım ve Mercedes hayallerim suya düştü”. Stoichkov’un kaçırdığı penaltıya rağmen Al-Nasr 2-1’lik galibiyetle finale yükseliyordu. Finalde ise Suudi ekibine kupayı getiren tek gol Bulgar yıldızdan geliyordu. Stoichkov ise daha sonra Japonya ve ABD maceralarıyla kariyerine nokta koydu.
George Weah (Al-Jazira, 2001-03)
“Dünyada Yılın Oyuncusu” ödülünü kazanan tek Afrikalı Weah, 5 yıl Milan’da forma giydikten sonra sırasıyla Chelsea (kiralık), Manchester City ve Marsilya forması giyen efsane oyuncu, bir türlü bulamadığı huzuru körfezde yakaladı. 35 yaşında Al-Jazira’ya giden Weah, o dönem verdiği bir röportajda: “Burada çok mutluyum ve halk bana müthiş saygı gösteriyor. Dünyanın birçok büyük liginde oynadım. Ama burada olduğum için bir an bile pişmanlık duymadım”.
Bebeto (Al-Ittihad, 2002)
31 yaşında Deportivo’ya veda ettiğinde arkasında müthiş bir kariyer vardı Bebeto’nun. Ancak son takımı Al-Ittihad’a gelene kadar 9 takım değiştirmek zorunda kalıyordu Brezilyalı efsane. Hatta İskoçya Ligi’nde küme düşmemeye oynayan St.Mirren tarafından bile reddedilmişti. Artık vedaya hazırlanırken Suudi ekibi Al-Ittihad’tan gelen 1.1 milyon dolarlık cazip teklif Bebeto için tam bir piyangoydu. Ancak pili bitmişti. 5 maçta 1 gol ve cebine koyduğu 525 bin dolarla kariyerini noktaladı.
Romario (Al-Sadd, 2003)
Kendisine göre 1000, çoklarına göre 900 gollü Romario da yolu körfezden geçenlerden. Aslında nasıl geçmesin ki. Avustralya da bile forma giyen Romario’nun körfez macerası ise en kısalarından. 3 aylığına kiralık olarak 1.5 milyon dolar gibi müthiş bir rakama anlaşan Brezilyalı, burada sadece 3 maçta forma giydi. Teknik direktörüyle klasik olduğu üzere papaz olan Romario’nun asıl hedefinin banka hesabını şişirmek kadar 1000 gol barajını aşmak olduğu anlaşılamayınca sambacının körfez macerası da kısa sürdü. Böyle hedefi olan bir oyuncuyu kenarda oturtmak, huzursuzluğun çıkması için yeterli bir sebepti. Romario sonraları verdiği bir demeçte de bunun altını çizdi: “Benim sorunum teknik direktörümleydi. Bunun dışında her şey mükemmeldi. 1000 gol hedefimden saptığımı hissettiğimden ayrıldım”.
Gabriel Batistuta (Al-Arabi, 2003-05)
2000 yılında Roma, 9 yıllık Fiorentina macerasının ardından 31 yaşındaki Batistuta için 33.6 milyon dolar ödemişti. Burada 1 şampiyonluk yaşadı ama 2002 Dünya Kupasından sonra Inter’e kiralandı. 2003’te kontratının bitmesinin ardından Premier lige gitmeyi düşledi ancak olmadı. O da gelen teklifler arasında en iyisi olduğu için Katar ekibi Al-Arabi’ye geçti. 8 milyon dolarlık kontrat ve Rolls Royce oldukça cazipti. Katar ekibinde ilk seozn 2 gol attı ama takip eden sezonun başında sakatlanınca kariyerini sonlandırmak zorunda kaldı. Ancak bu ülkeyle ilişkilerini kesmedi ve Katar’ın 2022 Dünya Kupası adaylığında bir elçi gibi rol aldı.
Pep Guardiola (Al-Ahli, 2003-05)
Barcelona’nın efsanevi kaptanı ve teknik direktörü Pep Guardiola da futbolculuk döneminin 2 yılını körfezde geçirdi. Barcelona kariyerinden sonra sürekli sakatlıklarla boğuşan Pep, geldiği Roma’da daha sonra aklansa da doping kullandığı gerekçesiyle ceza alınca fazla forma şansı bulamadı ve sadece 4 maç oynadı. Sonra gittiği Brescia da ise 13 maç oynadıktan sonra 2003 kışında Al-Ahli’ye transfer oldu. Yıllık 2 milyon dolara anlaştığı ve futbolculuk kariyerini sonlandırdığı bu ülkede çok sevilen Pep:”Burada her zaman çok güzel anılarım oldu”.diyecekti. Barcelona’nın başına geçtikten sonra da eski kulübünü unutmayan Guardiola, Batistuta gibi Katar’ın 2022 adaylığı için elçilik yaptı. Onun döneminde ‘Qatar Foundation’ Barcelona’nın göğüs reklamı oldu ve bir süre adı Katar milli takımı için anıldı.
Frank ve Ronald De Boer (Al-Rayyan ve Al-Shamal, 2004-08)
İkizler Ajax, Barcelona ve Rangers kariyerlerinden sonra, ki Frank’ın Galatasaray sezonunu da unutmayalım, körfeze gitmeyi tercih ettiler. 2004’te Ibrox’tan ayrılan Ronald’ı takip eden Frank ikiziyle Al-Rayyan’da buluştu. Ardından Frank 2006’da emekliye ayrılsa da 2 yıl daha bu ülkede top koşturan Roland De Boer’un hayatında Katar ayrı bir yer tutuyor. Geçen sene Daily Telegraph’a verdiği röportajda da Katar’ı savunan Roland, bize bir dönem cumhuriyet dönemi Türkiye’sine fes giydirenlere cevap vermek istememiz gibi çok net konuşmuş: “İnsanlar burada içki içilmez sanıyor, çok saçma. İnsanlar eşimin yüzünü örttüğünü sanıyor. Eşim isterse mini etek bile giyiyordu burada”.
Denilson (Al-Nasr, 2006-07)
1997’de Konfederasyon Kupası’nda müthiş bir performans gösterince Real Betis, 98 dünya kupası sonrası Denilson’u dönemin dünya rekoru 21.5 milyon pounda transfer etmişti. Ancak bombası çabuk patladı Brezilyalının. Betis 1999-2000 sezonunda küme düştü. Denilson da Flamengo’ya kiralandı. Döndüğünde ise aynı etkiyi bir türlü yaratamadı. Bir sene Bordeaux da oynadıktan sonra 2006’da yolu körfeze düştü. 28 yaşında Suudi ekibine 1 milyon dolara transfer oldu. Ancak kulüp mali problemlere gömülünce ABD’ye Dallas’a transfer oldu. 2009’da Vietnam’da, son olarak 2010’da ise Kavala’da gözüktü. Şimdi ülkesinde yorumculuk yapıyor.
Mauro Zarate (Al-Sadd, 2007)
Abedi Pele gibi körfezden Avrupa’ya geçiş yaptı Mauro Zarate. Velez’de gol krallığı yaşadıktan sonra 2007’de Al-Sadd’a geldiğinde 20 yaşındaydı. Burada 6 maça çıktıktan sonra Birmingham’a kiralandı. İngiliz ekibi küme düşünce kiralık geldiği Lazio’da yıldızını çabuk parlattı ve başkent ekibi Arjantinlinin bonservisini hemen aldı. Zarate bu sezon Inter’e kiralandı.
Fabio Cannavaro (Al-Ahli, 2010-11)
2006’da Dünya Kupası’nı kaldırdı. Turnuvadaki performansıyla dünyada yılın oyuncusu seçildi. Real Madrid’le kupalar kazandıktan sonra Juventus’a gitmek sonu oldu. İtalyan devinin istikrarsız görüntüsü ve sakatlıklar Cannavaro’nun kariyerinin son yılında Al-Ahli’ye gitmesine neden oldu. Ocak ayında gittiği Dubai ekibi 12 takımlı ligde 8.oldu. Sakatlıklar devam edince Fabio da yeşil sahalara veda etti. Şimdi ise Al-Ahli’nin dünya elçisi ve teknik konularda danışmanı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder