5 Temmuz 2011 Salı
Zinedine Zidane:10 Yıl Önce Bugün
Bundan tam 10 yıl önce bugün Santiago Bernabeu stadında bir imza töreni vardı. Real Madrid’in çılgın başkanı Florentino Perez seçim kozu Luis Figo’yu aldıktan 1 yıl sonra döneminde dünyanın en iyi oyuncusu Zinedine Zidane’ı da dünya rekoru 75 milyon euro’ya transfer etmişti. Çılgın başkan Figo’dan sonra Zidane’ı da alarak Galacticos projesini bir üst safhaya taşıyordu. Daha sonra Ronaldo, Beckham gibi dünya yıldızları da gelecekti ama hiçbiri Zinedine Zidane’ın yarattığı etkinin yanından geçemeyecekti. Bugün Zidane’ın Real Madrid’e katılışının 10.yılında bir Zidane biyografisi paylaşmak istedim. Dünya futbolunun gelmiş geçmiş en büyük 5 yıldızının arasında yer alan bu büyük efsanenin kalbimde yeri her zaman ayrı olacak. Maradona’yla büyüyen Zidane’la gençliğini yaşayan bir kuşağım ben. Bu 2 büyük yıldızı da izleme şerefine nail olduğum için her zaman çok şanslı saydım kendimi. Lafı fazla uzatmadan Zidane Baba’nın biyografisine bir göz atalım…
23 Haziran 1972’de Cezayir asıllı bir aile Marsilya’nın banliyölerinden birinde dünyaya gelen oğullarına Zinedine adını verdiklerinde , bunun dünyanın en çok tekrar edilen isimlerinden biri olacağını akıllarına getirmiş miydi bilmiyoruz. Marsilya’nın kenar mahallelerinde başlayan ve dünya devi Real Madrid’de devam eden ilginç notlarla dolu futbol macerasının ilk kulübü küçük bir mahalle takımı olan Saint-Henri’ydi..Zidane’nın ilk transferi daha 10 yaşındayken antrenör Roser Centenero'nun O'n da ki yeteneği fark etmesiyle bir başka mahalle takımı Septemes’e geçerek gerçekleşiyordu. Dört yılı miniklerde olmak üzere toplam 7 sezon Septemes forması giyen Zidane, Fransa futbolunun özel seçmeleri için üç günlüğüne Creps’e gittiğinde bunun hayatında bir dönüm noktası olacağını tahmin bile edemezdi herhalde. Cannes menajeri Jean Varraud oyuncuyu transfer ederken teknik direktör Jean Fernandez sürpriz şekilde Zidane'ı 16 yaşında profosyonel takımda oynatıyordu.
Cannes günleri pek parlak rakamlarla dolu değil Zizu’nun. 4 yılda 60 maç ve 6 gol. Ancak özellikle takımın küme düştüğü 91-92 sezonunda 30 maçta attığı 5 gol ile ortaya koyduğu iyi futbol, dikkatleri üzerine toplamasına yetip de artmıştı. Cannes düşünce kariyerine artık başka bir takımda devam etmek isteyen Zidane’a ilk teklif Bordeaux teknik direktörü Courbis’den geldi ancak Marsilya Başkanı Bernard Tapie de çok yüksek bir rakamla devreye girmişti. Tercihini ilk teklifi yapan Bordeaux’dan yana kullanan Zidane bundan hiç pişman olmadığını bugün de her fırsatta dile getiriyor. Öyle ya, onu dünyanın kapılarını açan Bordeaux’da geçen parlak günleri değil midir? 1995 Yılında takımıyla birlikte İntertoto kupasından UEFA Kupasında finale yükselen Zidane başarının baş mimarlarından biri olur. Bordeaux UEFA Kupasını Bayern Münih’e kaybeder ama, Zidane çok şey kazanır. Bütün Avrupa bu büyük yeteneğin peşine düşer ve transferde mutlu sona ulaşan İtalyan Juventus olur.
Seri A’da Zidane fırtınasından payına düşeni alır. O artık rakipler için korkulu bir ayak, takımı için en zor anlarda bile rahatlatıcı bir sigortadır. Fransız yıldız İtalya’da geçen 5 yılda lig , kupa ve Avrupa dahil 191 maçta 22640 dakika sahada kalıp 28 gol atar, iki katı asistle forvetlerine yardımcı olur. Juventus forması altında bir Serie A, bir Avrupa Süper Kupası , bir Kıtalararası kupa finali yaşadı ancak Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu hep kıl payı kaçırdı. Zidane’ı, Zidane yapan faktörlerin başında aslında Fransa milli takımında gösterdiği performans geliyor. 1994 yılında mavi beyazlı forma ile tanışmasını bakın nasıl anlatıyor Zizu: ''Herkes garip karşılayabilir ama hayatımdaki en önemli maçım Fransa milli takımının ilk kez formasını taşıdığım Çek Cumhuriyeti karşılaşmasıdır. Teknik direktörümüz Aime Jaquet sakatlanan Djorkaef’in yerine bana şans tanıdı ve bende attığım iki golle zannediyorum bu fırsatı iyi kullandım. O gün bir çocuk kadar mutluydum.''
Doğru, verilen şansı çok iyi değerlendirmişti Zidane , ancak o da kendisine bu şansı tanıyanların yüzün kara çıkarmayacaktı. 1998 dünya kupasına ev sahipliği yapan ülkenin en güvendiği isimdi artık. Kupaya Fransa iyi başlamış ancak sinirlerine hakim olamayan Zidane Suudi Arabistan maçında gördüğü kırmızı kartla bir anda hedefteki adam oldu. Takımını sorumsuzca yalnız bırakmakla suçlanıp iyi oynamıyor diye eleştirilir ancak o hep susar ve cevabını sahada, en iyi yaptığı işle, final maçında verir. Fransa Dünya Şampiyonu, Zidane Dünyanın en büyük oyuncusudur artık. Ama zirveye çıkmak kadar orada kalabilmek de önemlidir.O ve arkadaşları evlerinde kazandıkları şampiyonluğa küçümseyerek bakanlara en güzel cevabı Avrupa Futbol Şampiyonasında bir kez daha kupayı havaya kaldırarak verirler.
Zinadine Zidane’ı döneminde dünyanın en pahalı futbolcusu yapan imza ise 2001 yılında Real Madrid başkanı Florentino Perez'in çılgınlık olarak değerlendirilen fikrinin ardından gelir. Futbol dünyasından ünlülerin katıldığı bir yemekte Zidane ile aynı masada oturan Real Madrid başkanı Florentino Perez, üzerine ''Real için oynamak ister misin?'' diye yazdığı bir peçeteyi Zizuya gönderir. Yıldız oyuncu bu ilginç teklif karşısında ki cevabını ''O gece şarap çok güzeldi, benim de keyfim yerimdeydi ve peçetenin altına evet yazdım.'' diye açıklar. Böylece Zidane rekor bir fiyatla tam 66 milyon dolar bonservis bedeliyle Juventus’tan Real’e geçer. Çoğu otorite Figo-Zidane ikilisini bir takım için fazla lüks olarak değerlendirse de Zizu kariyerinde alamadığı tek kupaya Real Madrid formasıyla ulaşır. 2002 Şampiyonlar Ligi Finalinde Leverkusen’i deviren İspanyollar bir kez daha bu büyük kupaya uzanırken inanılmaz bir gole imza atan Zidane’nın son hayali de gerçekleşmiş olur.
Zidane için en büyük hayal kırıklığı hiç şüphesiz 2002 Dünya Kupası olur.Son şampiyon Fransa kupanın favorisidir ve bütün gözler yine Zidane’nın üzerindedir. Ancak şansız bir şekilde sakatlanan oyuncu ilk 2 maçta forma giyemez ve bu 2 maçı kazanamayan Fransızlar umudunu son Danimarka maçına bırakır. Bu kez Zidane sahadadır ama O da Fransa’yı kurtaramaz. Neticede Fransızlar gol dahi atamadan ülkesine dönerken Zidane için yeni hedefler kendiliğinden ortaya çıkar. Evet Zidane’nın yeni daha önce tatmadığı La Liga şampiyonluğunu yaşamak ve Şampiyonlar Ligi kupasını tekrar kaldırmaktır. Sezona hızlı giren R.Madrid önce Süper Kupayı daha sonrada Kıtalararası kupayı kazanırken Zidane yine güzel futbolu ve muhteşem golleriyle tribünleri ayağa kaldırır. Ne varki Şampiyonlar Ligi yarı finali Zizu için çok dramatik bir maça sahne olur.5 yıl formasının giydiği eski takımı Juventus karşısına farklı duygularla çıkar Zidane ve senelerce Zizu tezahüratlarıyla inleyen Delle Alpi stadında attığı gol tur için yeterli olmaz.
Şampiyonlar Ligi Kupası hayali suya düşmüştür ve artık tek hedef lig şampiyonluğudur. Real Madrid zor geçen bir sezonun ardından 29.kez mutlu sona ulaşırken, Zidane yine başarının baş mimarı olur. 2003-2004 ve 2004-2005 sezonları hem Real Madrid hem de Zidane için çokta iyi geçmez. Figo, Ronaldo, Zidane gibi yıldızlara önce Beckham sonra da Owen’ı dahil eden ve tüm dünyada Galacticos olarak anılmaya başlanan Real Madrid geçen 2 yılda ne Şampiyonlar Ligi’nde ne de İspanya Ligi’nde mutlu sona ulaşamaz. 2004 yılında Portekiz’de düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası Fransa milli takımı için çok parlak geçmese de Zidane turnuva boyunca attığı gollerla takımını sırtlar ama çeyrek finalde Yunanistan’a yenilmesine engel olamaz. Ancak oyuncu neden en büyük olduğunu İngiltere ile yapılan ve tarihe geçen maçta bir kez daha gösterir. İngilizlerin 90.dakikaya 1-0 önde girdiği karşılaşmanın duraklama dakikalarında 2 gol birden atan Zidane sıradan bir grup karşılaşmasını tarihe geçen bir maç haline getirir.
Turnuva sonunda artık Milli takım sayfasını kapattığını açıklar Zizu…2006 elemelerinde çok kötü sonuçlar alan Fransızlar birçok kez oyuncuyu kararından çevirmek ister ancak O her seferinde milli formayı düşünmediği belirtir; ta ki 2005’in Ağustos ayına kadar. Yıldız oyuncu gizemli bir kişi ile gece yarısı konuştuğunu ve milli takıma dönüş kararı aldığını açıklarken ismini vermek istemediği bu gizemli kişi ise abisi Nourdi’den başkası değildir.
Milli takıma dönüşü muhteşem olur Zidane’ın. Sazı eline alan Fransız kalan eleme maçlarında takımını tek başına sırtlayarak 2006 Dünya Kupası biletinin alınmasında baş rolü oynar. Real Madrid’te ise yine hayal kırıklarıyla dolu bir sezon devam ederken Zidane herkesi üzüntüye boğan bir karar aldığını açıklar. Dünya Kupası’nda çıkacağı son maçla kariyerine nokta koyacağını belirtir. Ancak öncesinde çok dramatik bir veda yaşanır Santiago Bernabeu’da. Real Madrid tribünleri önünde son maçında hem kendisi hem de tribünler gözyaşlarına hakim olamaz. Nice efsaneler gelip geçmişti bu tribünlerin gözünde. Ancak çok azı için Zidane gibi gözyaşları dökülmüştü.
Bu duygusal anlardan sonra sıra Dünya Kupası’ndadır. Almanya’daki turnuva öncesi açıkçası kimse şans tanımaz Horozlara. İspanya, Brezilya, İtalya ve ev sahibi Almanya’nın daha şanslı olduğu görüşündedir otoriteler. İsviçre, Güney Kore ve Togo’nun olduğu grupta bir tek Afrika temsilcisini mağlup etmelerine rağmen güç bela kendini 2.tura atar Fransa. Rakip ise İspanya’dır. Matadorların tribünlerinde ''Elveda Zizu'', ''Bu son maçın'' şeklinde alay eder gibi pankartlar vardır. Kendinden emin İspanyollar, bu pankartların pahalıya mal olacağını hiç düşünmezler. Büyük kaptan muhteşem bir futbol ortaya koyarken Fransızlar sahadan 3-1 galip ayrılır. Ancak çeyrek finalde rakip bir başka dev Brezilya’dır. ''Tamam Fransa, İspanya’yı elemiştir ancak Brezilya karşısında fazla şansları yok'' düşüncesi genel kanıydı. Aynı hatayı Brezilya tribünleri de yapar. Yine aynı tip pankartlar açılır efsane oyuncu için. Ancak yine üzülen taraf olurlar. Henry’nin tek golüyle Fransızlar yarı finale atar kendini. Rakip ise tanıdık bir isim Portekiz. 2000 yarı finalinin rövanşında favori yaptığı çıkışla bu kez Fransa’dır. Sıkıntılı geçen maçta büyük kaptan penaltı golüyle Fransa’yı herkesi şaşırtarak finale çıkartır.
1982’de Saint-Henri’de futbola başlayan çocuk herkesin alkışları arasında 2006’da Dünya Kupası Finalinde, İtalya karşısında son maçına çıkar. Herhalde İtalyanlar hariç tüm dünya bu büyük efsanenin son maçında dünyanın en büyük kupasını kazanmasını bekliyordu. Maç boyunca da görevini fazlasıyla yerine getirdi büyük kaptan. Takımının 90 dakika içindeki tek golünü penaltıdan attı. Uzatmalardaki inanılmaz kafa vuruşunu Buffon kurtarmıştı. Artık herkes penaltıları kabullenmiş bir şekilde beklerken iğrenç adam Materazzi çıktı sahneye. İtalyan yaratık ailesine küfür edince kafayı gömen Zizu, kırmızı kartla atılarak son maçında yine unutulmayacak bir harekete imza atar. Zidane’ın atılması belki oyuna direkt etki etmemiştir ama sihrini kaybeden Fransa, penaltı vuruşları sonucu kupayı İtalyanlara kaptırır. Bu olaydan sonra kısa bir süre ortalıklarda fazla görülmeyen Zidane, 2008’deki bir röportajında futbola geri dönmek istediğini belirtir. Bu isteğe cevap ise yine tanıdık bir isimden, 2.Real Madrid dönemine başlayacak Florentino Perez’den gelir. Temmuz 2009’da başkanın danışmanı olarak göreve gelen Zidane, o günden bu yana Real Madrid’te görevini sürdüryor. Hatta Valdano’nun görevden ayrılmasının ardından dedikodular, Real Madrid’in yeni genel menajerinin Zidane olacağı yönünde.
Zinedine Yezid Zidane. İşte tam ismi bu Zizu’nun.Cezayir asıllı Müslüman oyuncunun kariyeri çok büyük başarılarla dolu ve kaldırmadığı kupa neredeyse yok gibi. Zidane uzun yıllar babası İsmail, annesi Malik, kardeşleri Nordine, Farid ve Lila ile Fransız zenginlerinin içine girmekten korktukları turistlerin gezmekten çekindikleri La Castena’da bir sosyal konutta yaşadılar. Küçükken en büyük hayali polis olmaktı ve araba tutkunuydu. Öyle ki oyuncu Cannes’da oynadığı ilk yıllarda kulüp başkanına profesyonel olarak attığı ilk gol sonrası kendisine bir araba hediye edilmesini ister.Böylece ilk golün hatırası kırmızı bir Clio olur Zidane için. Bu kadar ünlü ve başarılı bir futbolcunun kendine kimleri örnek aldığı veya kimlere hayranlık duyduğu merak edilir. Zidane'ın en büyük idolü Uruguaylı Enzo Francescoli. Bir dönem Marsilya’da oynayan Francescoli’yi çok küçük yaşlarda izler Zidane ve en büyük kahramanı olarak görür. En büyük oğlunun isminin Enzo olması da tesadüf değil tabii ki.
Zinedine Yezid Zidane iyi bir futbolcu olduğu kadar iyi de bir aile babası. Oyuncu, profosyonel bir dansçı olan İspanyol eşi Veronique ile 1990 yılında Cannes'da tanışır. Zidane ailesinin Enzo, Luca ve Theo adında 3 tane oğlu bulunurken yıldız oyuncu ailesine fazla zaman ayıramamaktan şikayetçi olduğunu bir bakıma emekliliğini beklediğini belirtiyordu futbolculuk döneminde. Müslüman oyuncu çocukların isimleri konusunda özellikle Kuzey Afrika kökenli bazı gruplar tarafından çok eleştirilmişti. Oğullarının hiç birinin Müslüman ismi taşımaması, özellikle kendisini idol seçen birçok Kuzey Afrikalı'da hayal kırıklığı yaratırken Zidane, Müslüman olduğunu ancak dininin uygulamasıyla fazla ilgilenmediğini ima etmekle yetinir.
İşte Zinedine Zidane’nın başarılarla dolu bir o kadar da ilginç hayat öyküsü. Büyük efsane küçükken saksılardan kale yapıp sokakta futbol oynarmış. Bu yüzden ki Zinedine Zidane bütün dünyada yaşayan yoksul kesim için bir umut modeli ve eşsiz bir kahraman.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder