31 Mayıs 2012 Perşembe

Büyüklere dersler, küçüklere öğütler. Yıldırım Demirören

Çok uzun olmadı, iki sene önce. Şimdi isim vermeyeyim ama Etiler'in güzide spor solanlarından (club denir) birinde Quaresma transferinin görüntülerini izlemiştik büyük bir kalabalıkla. Orada genç yaşlı kimi eski Beşiktaş sporcusu kimi eski yeni yönetici yakınları " Robinho'yu da al gel " diye bağırıyorlardı Demirören'e. 2 gün bile olmadı Avrupa'nın göbeğinde Avusturya'da maça gelmiş topu topu 3-5bin kişi "Yeter Demirören Yeter " diye bağırıyorlardı maçın skoruna aldırış etmeksizin.
Muhakkak ve su götürmez bir gerçek olarak Yıldırım Demirören'in Beşiktaş Spor Kulübünde yaşananlardan doğrudan sorumlu ama Demirören çizgisine yaz aylarında Yıldız transferlerde tapan, hava soğuyunca ve sahadaki oyun da içini ısıtamayınca " Yeter " diye bağırmaya başlayan taraftar kitlesinin de suçunu yok saymamalıyız.
Taraftar kitlesinin davranışlarını sorgulamak istemiyorum, hepimiz kendimizi sorgulayacak kadar zihnen diriyiz. Ben futbolumuzun son yıllardaki en büyük sendromu olan Yıldırım Demirören'i yazmak istiyorum, hemde sırasıyla.

1) Birkaç hafta önce yazmıştım ben, Sayın Demirören yalan söyleme konusunda Master yaptı diye. Düzenlediği basın toplantısında " Allah'a şükür futbolumuz tertemiz, Etik Kurulu raporu da bu yönde " demişti. Ondan bir hafta sonra Pfdk kararları hem şikenin hem de teşviğin olduğunu kabul etti. 

2) Futbol Federasyonu başkanlığına aday olduğu zaman yaşanan Beşiktaş Kongresinde tüm alacaklarımı ( takribi €100m ) hibe edeceğini açıklamıştı. Sonradan öğreniyoruz ki daha açıklamayı yapmadan borç senetlerini almış bile.

3) Beşiktaş Avrupa Kupalarından men cezası aldı. Sebep ise tam yüz kızartıcı suç : BELGEDE SAHTECİLİK. UEFA Beşiktaş'ın geçtiğimiz yıllarda Avrupa Lisansı alabilmek için bazı borç belgelerinde sahte rakamlar, vergi borçlarında yanlış veriler sunmaktan men edildi. Fakat Sn. Demirören en sevdiği şeyi yapıp basın toplantısı yapmadı. 

Uzatmak istemiyorum daha vukuatları var. Bunlar en güncel ve en maddi olanları,
Beşiktaş taraftarından rica ediyorum, artık bağırmayın, meşhur etmeyin daha fazla. Babasının bile güvenip işleri teslim edemediği bir adama hem en güzide takımlarımızdan birini hem de Türkiye Futbol Federasyonunu emanet ettik. Yazıklar olsun bizlere, yazıklar olsun takımları da TFF'yi de seçme işini bir avuç 5 para etmez zümreye seçtirenlere...
Bağırmayın adını, tarihin derinliklerine gömülsün, bir daha da çıkmasın, en büyük ibretimiz olsun Türk Futbolunda...

Saygılarımla

Hiç yorum yok: